Mayıs 31, 2012

benim aklım köşeli #57

anadoluda erkan, amerikada ercan!

terapik dialoglar #41

-gözlerinin içine başka hayal girmesin, bana ait çizgiler dikkat et silinmesin!
-he oldu. nee?

aynı dertten muzdarip #21

odamda ses çıkardığım zamanlarda aklımda beliren "lan acaba annem duymuştur" düşüncesi aslında kafamın güzel olduğunu farkettiğim an anlamına da geliyo.

arada olur öyle #73

geri geri yanaşan bi arabanın arkasından geçerken kullananı gördüm, o da beni gördü, bi anda fena bi korku hissettim lan freni gazı karıştırıp vurmasın şimdi bana diye. neyseki bişey olmadı.

arada olur öyle #72

bugünün en gergin dakikalarından biri eve alınacak bir demet maydonoz ve sarımsağı alma işini babama bıraksam mı bırakmasam mı, yoksa kendim mi alsam anı olabilir.
biliyorum çünkü kesin bozuklarından seçicek.

benim aklım köşeli #56

denizdeymişcesine, gittikçe rahatlık veren ama ayaklarını yerden kesipte tamanen suyun içinde olduğun anın yarattığı o his kadar tetikte ve merakla ilerliyorum. bi varım bi yokum, yaşamak lazım. hayatın farkındayım yada kendimce bi anlam mı oluşturdum bilmiyorum, anlamsızlığının getirdiği bu hissin oluşturduğu şeyin yaşayabildiğim kadarını yaşayasım var. o derece.

algı böyle bir şey evet #43

hayırdır lan? bünye münye değişiyo, kafa hep bir yerlerde, n'oluyor hacı?

bir de mesela ne biçim bir hayat yaşıyoruz lan? elimizde telefonlar, adeta küçük bir bilgisayar olanları var mesela. uçak, hızlı tren, falan.. benim yazmamı ve sizin şu an bunları plastik bir ekrandan okuyor olmanızı sağlayan bir gelişmişlik halindeyiz. gelen gideni aratır lafının aslında çalışanla ya da sevdiğin kişiyle ya da iş arkadaşınla olması dışında aslında zaman için söylenmiş bir şey oluşunu anlamanın verdiği hissin beliriş anı diye bir şey yaşayabiliyorsun.

bizi kendimizden uzaklaştırmaya çalışıyolar. çünkü tersinden korkuyolar.

Mayıs 25, 2012

yol çizgileri #28

en büyük asker bizim asker. peh

aslında o öyle değil; en küçük asker sizinkisi. bi bok bilmeyen, daha yaşamamış olanı, gidecek olan.. bot bağlamayı, yatağını nasıl yapması gerektiğini öğrenecek usta askerden. sonra bi farkına varacak ki; ben nerdeyim lan?! diyecek. öyle yada böyle kabullenecek. beş para etmez insanlarla aynı koğuşta yan yana yatıp kalkacak. en büyük asker acemi asker.

usta'ya geçtimi asıl en küçük asker sizin asker. üst devreler var, torun olacak gidince. daha ona karavana açtıracak, koğuşu temizletecekler. nöbetçi subay çay isteyecek, sike sike götürecek. sonra nöbetler başlıyacak. gecenin bi yarısı kolundaki üç harfin verdiği güçle çavuş uyandıracak onu, hadi kalk lan nöbetin var, diyecek. halbuki daha yeni dalmış olacak uykuya da kimin umrunda?! sorgusuz, postalı ayağına, kamuflajı üstüne giyinecek, gün sayacak şafak defterinden; üstdevre olmama daha şu kadar gün var, diye. üst devre, kral devre olacak da rahat edecek. bir yıl demek bu.

hadi herkes tutsun nefesini bi yıl? hı olmadı di mi.

dahası, üç numara saçlarıyla yolculandığı, ardından ağlayan ve bekleyen kişiler için geceleri düşünecek, ıslık çalıp çaresizliğin tadına varacak. ve öyle gecelerin birinde anlayacak ki bizim asker, boş bir savaşın içinde. öylesine yaşıyor. işte o an sabretmeyi öğrenecek içinde kaybolan vatan sevgisiyle birlikte. şansı varsa hayatta kalacak. ziyan olan günlerinden çok sonrasına umut bağlayacak. en aciz asker bizim asker.

hayatın bilmem kaç günü, an'ı böyle rutinle geçecek, harcanacak.. ee artık kız istemeye de işe girmeye de hakkı var ne de olsa o son a4 kağıt sayesinde de, o aradaki zaman niyeydi? neye hizmet etti? büyümek olgunlaşmak için illa böyle bişey lazım, gerekli miydi? en sonunda da siktiredecek herşeyi, özlediği şeyleri sırayla hızlıca yaptıktan sonra başlayacak standart bir hayata. en rutin asker sizin asker. hee

kağıt üstünde hala askerim, fiilen bitirsem de. ve günde oniki saat cezaevi nöbetinin ardından şimdilerde bi o kadar dükkan nöbeti tutuyorum, alibabayı dinlendiriyorum. bu aralar caddeden, önümden asker konvoyları geçiyor, düşünüyorum.. ve bunları gecenin bir vakti, zamanında köpekler gibi özlediğim odamın köşesinde, ustada aldığım siyah stabilo kalem ve acemide kitap okurken kullandığım okuma feneri yardımıyla döküyorum kağıda, hala aklımda dolanan silah  numaramla, o günleri düşünerek, güzel şeylerden çok hatırlayıp küfrederek..

en yitik asker bizim asker.evet.

algı böyle bir şey evet #42

gözetlendiğinden, her hareketinin takip edildiğinden, aslında onların istediği gibi yaşadığından, internet denen çıkmazla aslında oyalandığından, gerçekten dokunmak varken sanal hisler yaşadığının farkında olmadan yaşayan o kadar çok kişi var ki çevremde ve hepsine inat nasıl bir güçle tüm bu olanlara direndiğimi bir bilseler, bir anlasalar gerçekle sunulan şey arasındaki farkı, belki de hiç yargılamayacaklar benim şu eski inadımı.. var olma çabamı.. sanal düşler peşinde değilim, sunulandan değil de hissettiğimden yanayım. ama o kadar az ve yoksunum ki; ben değil tüm bu olanların bitmesini istemeyenlerin sayısı daha fazla ya, o yüzden tüm bu başıma gelenler ve bu sindireyemiyişim. lanet olsun böyle düzene, sisteme.

ben sizin farkınızdayım, devam edin, uyutun herkesi.. kanmak gibi bir niyetim yok siz de bunu çıkarmayın aklınızdan. rahat uyumayın varlığım yüzünden.

her yerde bir kırmızı var. #23

sevdim, suç mu?

algı böyle bir şey evet #41

bazen sadece parmaklarımı özgür bırakıp ne yazmak istiyolarsa onu yazmasını izliyorum.

arada olur öyle #71

burçların seks sonrası muhtemel cümleleri ne olabilir diye bi ankete rastladım, baktım benim burcumun muhtemel cevabı şuymuş; hadi, bi daha!

arada olur öyle #70

umut sarıkaya ve emrah ablak. var olun.

benim aklım köşeli #55

sigarayı bırakmak bir sanattır. toplum için değil, kendin için. tayyip gel buna da karış!

aynı dertten muzdarip #20

bi insan yazdıkça rahatlar mı lan?!
oh bee..

Mayıs 16, 2012

algı böyle bir şey evet #40

sadaka ve sadakat. bir harf bu kadar mı değiştirir algıyı? yuh.

algı böyle bir şey evet #39

hep böyle kursağımda kalacaksan, var git kendi yoluna be hayat. umutlandırma beni.

benim aklım köşeli #53

hakkaten hassiktir ama. bu nasıl bi şey lan. ne ara bu kadar karışık, akılalmaz bi düzen içerisine girdik.finans ne?, mortgage ne?, soğuk savaş, kuantum, sınırlar, yardım fonu ne?, ceza kanunu ne? bu ne lan?
ben bakır çağına dönmek istiyorum.

yol çizgileri #27

bildiğim birşey varsa, o da geçmişte yaptıklarım, yaşadıklarım sonucu burada olduğumdur. ben istemişim istememişim aslında gram anlamı yok. eğer şuan içinde taşan biri/birşey varsa, ve sen neden şimdi, niye daha önce değil? diye soruyosan bu aslında boşuna sorulmuş bi soru olmakla beraber asıl soru değildir. bunun farkına varmak kendini cam kesikleri yada dipsiz kör bi kuyu içinde olma hissi, veya bu güne kadar boşuna mı yaşadım lan sorusunun oluşması kadar acı, bir o kadar gereksiz ve doğal bir soru dizisini beraberinde getiriyor. işin bu kısmına dalıp gitmek var, ki bu anı kaçırmakla eşdeğerdir, bir de farkında olup bugüne, yeni güne bakmak var. yaşadığın şey senin biryere varmana neden olmuyorsa, olmamışsa boşuna yaşamışsın demektir. düşüncelerin aklı yoktur. demek ki sen şekil vereceksin ve anlamlandıracaksın bugünü. utandıracaksın dünü. ötesi yok.

algı böyle bir şey evet #38

sabır.

ne zaman başladı, nerede bitecek bilmiyorum ama şu an öyle bir tutundum ki bu hisse, nereye götürürse giderim.

arada olur öyle #69

valla ben de bişey diyemiyorum, biz de patrona  hesap veriyoruz kardeş, biliyosun.
durumu.

benim aklım köşeli #52

evin içinde siyah kapşonluyla dolaşırken elimde bi sprey olsa,bildiğin içimdeki kusma hissini salonun duvarlarına yansıtabilirim.

aynı dertten muzdarip #19

azalttığımdan üzerimde taşımıyorum, paket hep polarımın cebinde duruyo yanında çakmakla,balkona sigara içmeye çıkıyorum, bakıyorum çakmak yok yerinde. tekrar odaya dönüp çakmağa bakarken öbür cebimden çıkıyo ya o çakmak. bişey demiyorum tamam

her yerde bir kırmızı var. #22

gece sakindi, ben bu hale getirdim.

algı böyle bir şey evet #37

bazen öylesine, kendi kendine ağlayanlar beri gelsin.

terapik dialoglar #40

-ha bu akan dereler denizlere dolacak
-söylesene güzelum sonumuz ne olacak?

algı böyle bir şey evet #36

'derdi olan müzik yapar' demiş niyazi koyuncu, kazım'ın kardeşi.

Mayıs 05, 2012

terapik dialoglar #39

-reklamın iyisi kötüsü olmaz.
-pis sevişirim diyosun yani?
-aynen.

algı böyle bir şey evet #33

ayna benim en iyi dostumdur; çünkü ben ağlarken o asla gülmez!

Mayıs 04, 2012

her yerde bir kırmızı var. #21


algı böyle bir şey evet #32

başka bir tene dokunamayacak kadar özlüyorsan onunsundur, kurcalama.

aynı dertten muzdarip #18

kadıköy karga'nın tuvaletinde duvarda bi köşede yazıyo;

hayat güzel,
yaşamaya değer.
ikincisine katılıyorum.

algı böyle bir şey evet #31

erkekler için olası durumlarından az da olsa uzaklaşabildikleri ve sadece erkeklere ait olan bir yer varsa orası halısahadır. ve iki farklı durum var buna dair; ya çalıştığın şirket ya da arkadaş ortamıyla o an gece oniki-bir maçındasındır ya da sahanın dışında köşede bira içiyosundur. şimdilik ikincisindeyim, ileride bir gün belki saha içine de geçerim belli mi olur? çok koşamam tıkanırım gerçi, yaşlandık hacı.

benim aklım köşeli #51

eskiden tüm gün açık olan bakkal veya tekel bayii terazileri, sadece senin alacağın bilmem kaç gram peynir veya kuruyemiş için açılıp senin ardından kapatılıyorsa, o ülkede küçük esnaf sıkıntıdadır.
al sana mikro iktisat.