Mart 16, 2014

yol çizgileri #46

askerliğin acemilikteki onaltıncı günü. ayağıma karasular inmiş, terlik rahat ama ayak şiş.. bütün gün rap rup yürü; her adımla birlikte bağrılması gereken, sanki insanlıkta bir numara olabilmiş bir türk halkı hakkındaki en zoraki ve en mecbur ve en olmazsa olmaz dizeleri söylüyoruz bütün gün. bağırmazsan ceza yersin bağırdıkça için acır, öyle zamanlar işte.. yine akşam olmuş, herkes köşesine çekilmiş; kimi batak oynuyor, kimi gırgır peşinde. kimisinin gözünde fer kalmamış.. uzun mu uzun bi koridoru baştan başa yürürken ince mi ince bir şekilde ıslıkla "turnam gidersen mardine, turnam yare selam söyle" çalıyorum. hayaller kuruyorum. orada değilim aslında ama her adımda acıyla birlikte sabrediyorum. usta birliğim neresi olacak acaba? yüzünü dahi görmediğim deri koltuğunda oturan insanlar bana nasıl bir hayat yaşatacaklar acaba? neler göreceğim, yine nerelere dalıp gideceğim? kim bilir. istiyorum ki kafamı boşaltayım, bir şey düşünmeyeyim ama yok. aklımda bir turna, bir mardin, bir selam, bir gitmek, bir de yarim.