izmir'de son anlarım. biliyordum. bana ait ne varsa -anılar ve odama kazınan anlar dışında- her şey bir kutuda. her şeyden bıkıp yüzümü yasladığım yatağım çıplak; ne bir nevresim ne de başka bir şey var. hatta üzerinde birkaç parça koli var. ortasına oturdum, dolapta kalan rakıdan doldurdum, içtim. doldurdum, ağladım. doldurdum, içtim. içtim, ağladım.. öyle bir an daha yaşamadım. geçen yıl bu gün askeri kamuflajla gezinirken şu an benim olduğunu bildiğim şeylere dokunup onların arasında nefes alabiliyorum. ve biliyorum ki ben bu kadar hızlı bir şekilde buraya gelmedim, zaman hızlı geçiyor. yol çizgileri belirgin değil tek çizgi gibi olur ya hani, öyle. yine yıllar evvelki gibi baya sert bir duble yaptım kendime, kim bilir belki ağlarım birazdan. özlüyorum geçmişte kendime çizdiğim orta dünya haritalarımı. özlüyorum kendim olma halinin o umursamaz ama etki bırakan, yaşadığımı hissettiren halini. keşke o zaman çevremde olan kişiler de bunu anlayabilseydi de az da olsa mutlu olsaydım. yoruluyorum artık, yaşlandım.