geçen gün sanırım dört ve yukarıya yuvarlarsak beş ayın sonunda plansız bir şekilde evden öylece çıktım ve kendimi bildiğim sokaklara bıraktım. bu bildiğim sokaklar tabii ki kadıköy sokaklarıydı. aslında her şey olağan ilerledi kendimi insan seli yaşanan kalabalık bir caddeye ulaştırana kadar. muhtemelen (otoriteler bunu onaylarlar) en kalabalık caddeye girdiğimde ise beni ağlayan bir adam karşıladı. yaşı kaçtı, derdi neydi? bilmiyorum.. karşımdan ağlayan gözlerle yürüyerek gelen kişi yanımdan aynı hislerle geçti ve uzaklaştı. aklıma bizâtihi kendim geldi; kendim, ben. böyle benzer şekilde çok popüler caddelerden ağlayarak yürümüşlüğüm var, oldu öyle şeyler. eski zamanlara gittim ve bu arada geleceği de düşündüm tabii ki.. insan denen canlı bunları yaşıyor, arada oluyor.