Mayıs 30, 2011

Mayıs 26, 2011

yol çizgileri #13

ulaşılacak saadete kaç kapı daha var?
açtım kapıları girdim,
bomboş evlere vardım.
yardım lazım bana şansım yaver.
sanma.
hiç hoş değil gördüklerim amma,
emin değilim herşey muamma.

geleceğe not #11

hey dostum, ben, naber?

daha önce neden aklıma gelmedi bilmiyorum, yada bi anda nasıl aklıma geldi bilmiyorum. tarif edesim var sana sonuna yaklaştığın öğrencilik hayatını. mesela aldığın dersler, çağrıştırdıkları,hissettirdikleri.


--'-,-(@ bu bir gül değildir.



~reaktör

gökyüzünü mavi görmek istedikçe nasıl koca koca çelik tankların içinde yapay (ama steady-state, onu da assume ediyorum yoksa o bile mümkün görünmüyo) reaksiyonlar yaratayım ki. ne gereği var.


~masalların yapısı ve anlamı

dersten sonra ıslık çalmadan duramıyorum. öyle mutluyum. koca hafta boyunca yaşadığım en güzel saatler içinde. bazen atışıyoruz ama güzeldi diyeyim, bi haftası kaldı. tüh


~design.

"ego" denen kavramı manyetik alan olarak düşünürsek kutuplarda geçen bi ders. çıplak gözle görülebiliyo ego akımları sınıfın içinde. aslında herkes süper lan, ama onların gözünden bakarsan. neyin peşindesiniz diye sessiz çığlık atmaktan yorulduuum. neyseki az kaldı. resmen egolara kurban gidiyoruz.


~bioseperation.

bazen haketmeyen insanların bazı mevkiilerde oluşuna dayanamıyorum. kızamıyorum. bu nası bi şans lan diyorum. sora da sistem heralde böyle insanlar istiyo zaten. ondan onlar oradalar kolaylıkla diyorum. ruhları saçmasapan. utangaçlık denen bişey yok, sadece insana değil insan olma hissine karşı bile yok o sessiz kimsesiz anlarında bile. ve pis bi pişkinlik.
ama kızamıyorum işte. biz hep kendimizi kaybederken görüyoruz sırf içimizdeki iki gram insan sevgisi yüzünden. niye eşit değiliz ki neden istemiyo kimse bunu diye sorarken. onlarsa bizi susturmak görevini üstlenmiş, ve bunu yaparken de yine bizim paramızı alan memurluk gibi bi durumdalar.
korku ve baskı sistemi yaratıp, bizi her an izleyen o koca adamların gölgesinden sırf bu adamlar yüzünden çıkamıyoruz. hep güneşi tutmaya çalışıyoruz.
bu yazdıklarımın biyolojik ayırma sistemleriyle bi alakası yok(!) çünkü birer biyolojik varlık olduğumuzu düşünemez haldeyiz.


~bitirme tezi

kendime en çok kızdığım anları bu zamanlarda yaşıyorum. o odada. sanki haftanın belli bi saatinde, en kısa bir buçuk en çok da ne kadar süreceğini bilemediğim bir gaz odasına girer gibiyim. ve kendimi, neden hala bu halde olduğumu, azıcık bişeylere sarılsam nolur ki lan dediğim anları yaşarken bulduğum zamanlar bunlar. biraz büyümek, biraz da düzenli bir hayatı gözetleyebilme fırsatı, acaba nasıl bişey lan bu diyebilmek. yüzümün kızarmayışı kanımın çekildiğinden dolayı genelde.




işbu sıralama şöyle yapılmıştır

-öncelikle varsa alttan alınan dersler
-sevgi duyulanlar
-zorunda bırakılalar.
-kafama göre.

Mayıs 24, 2011

Mayıs 23, 2011

her yerde bir kırmızı var. #15

sağ göz bildiğin kırmızı, terminatör kırmızısı. insan gibi geçmiyo şu son günler. makineleşiyorum. korkuyorum lan.

Mayıs 20, 2011

her yerde bir kırmızı var. #14

alev tohumu bana denkgeldi.

arada olur öyle #41

öncelikle kırkbir kere maşalah diyelim. niyeyse.





akşamın serin ( bi süre çekirdek kitledi beni ama haberiniz yok, neyse devam ediyorum) vakitlerinde sahile inmeyi çok seviyorum. ne kadar işim olsada mümkünse yapıyorum. çünkü seviyorum..pedal çeviriyorum.soğuk lan hava. üşüyorum. daha hızlı pedal çeviriyorum. tamam daha hızlı varıcam ama daha çok üşüyorum. lan diyorum bişe yapmalısın. anılara dalıyorum kaldırım boyu giderken. lan. noluyo. ısınıyorum.
o yüzden her güne bi anı düşürüyorum. o yüzden bu sıralar pek çok kez "napıyorm olm ben burda" durumunu pek çok kez yaşıyorum. olmadı baktım herkes yine uzakta, ya yerden ya gökten alıyorum bişeyler. yerden aldıklarım değişiyo ama gökten aldıklarım hep merdiven dibindeki ağaçtan erik olarak sabit.

çok keskin bi bitiriş oldu. arada oluyo öyle.

arada olur öyle #40

-bu şarkı güzelmiş adı ne?
-hayko yaa.

Mayıs 19, 2011

arada olur öyle #39

şuan izmire yağmur yağıyo, bende izmirdeyim ama buraya yağmıyo. yıllardır oluyo bu, sanki izmirde değilmişim hissini doğuruyo tabii bu. garip. konak vb diğer yerlere yağmur inerken burada hava günlük güneşlik. yada tam tersi de oluyo bunun. arada oluyo böyle.

Mayıs 15, 2011

aynı dertten muzdarip #7

manşetlerde yaşamakla manşetlerle yaşamak arasında bi harflik kocaman bi fark var. bazen bi harf bile ne kadar ağır, neleri değiştiriyo lan diye düşündükçe şaşası geliyo insanın.

benim aklım köşeli #16

"halı kenarlarına, koltuk yüzlerine overlok yapılır, beş dakikada hazırlanır" diye duydummu anlıyorum ki bahar gelmiş. bi müddettir yine çıktı sokaklara minibüslü overlokçular ve eko yapıyo yine gün ortalarında, belki de herkesin bildiği hep aynı tonda konuşan hanım ablanın o bilindik sesi..

Mayıs 11, 2011

arada olur öyle #38

martha graham'ın yüzonyedinci doğum günü şeysine google bi animasyon koymuş anasayfasına, durup durup izliyorum. martha bişeyler yapıyo, ben izliyorum. google yazıyo akrobasik hareketlerle, hatunu da tanımıyorum he, sadece o bilmem kaç piksellik animasyondan doğuyo bunlar. diyorum ki ben şimdi onun gibi ne yaptığını bilen bi halde bişeyler yapsam ne yazarım?davranışlarım, hareketlerim ne yazıyo şu an acaba? cidden istediğim şeyler mi yazılı?

sonra görüyorum ki aynı şeyi yapsada farklı şeyler yazıyo insanlar hareketleriyle. değişik.
yapcak bişe yok.

benim aklım köşeli #15

ben bi arkadaşa bakıp çıkıcam.

Mayıs 09, 2011

terapik dialoglar #22

biri : temiz bir hayata olan inancınız nedir?

bir başkası : kaldırıma oturup içtiğim sigarayı hala beyaz olan değil de sarı taşın üstünde söndürüyorum.

arada olur öyle #37

hep aylaklık mı edicem, biraz da kitap okuyayım. hadi bakalım

aynı dertten muzdarip #6

düşünüyorum,
uzun süre bi kalem kullanırsın da elin alışır ya, sora bişe olur başka bi kalemle yazmaya devam ediceksindir artık, hıh işte o durumda kalemi ilk kez tutup bişeyler yazmaya çalıştığın sırada oluşan anlamaya çalışma isteği, eline hakim olup yazdıklarının daha düzgün olması isteği vardır ya, o sadece düşünceden ibaret değil benim için, bi noktada yalnızlığımın ve olacak olmamın sebebi.

her yerde bir kırmızı var. #12

gözler önemli tabi.

Mayıs 07, 2011

geleceğe not #10

hey ilerideki dostum,
bak bunları hatırla diye bi kez daha uyarıyorum seni.

6mayıs 2011 tarihi senin için yeni bi kimlik belgesi demek, ve arkasında da veriliş yeri : urla yazıyo, bu kez kaybetme. daha aldığın günün akşamında gbt'ne bakıldı, kimliği vaftiz ettin. artık tam anlamıyla senin. daha da güzel günler geçiriceksiniz zaten şüphem yok.
aslında kafanda söyle bişey var ama zor gibi, samimi olduğun bi kaç kişi ile her beş yılda bir 6 mayıs günü urlaya gelip burada kimlik yenilemek. ama kimse yapamıyabilir, sen dene bunu tamam mı? urla'dan ve bugünlerden kalabilecek en kalıcı şey bu gibime geliyo. daha güzel bi fikir gelirse aklına değerlendir yine de tabii, benimki bi öneri sadece.
kendine iyi bak,
ben

Mayıs 04, 2011

benim aklım köşeli #14

"Hayatima sikca yaptigin git-gel ile ruhunu orgazm'a ulastiriyorken, sana karsi hislerim bir orospu kadar anliksa artik ,sana borcluyum!"

:/

Mayıs 03, 2011

arada olur öyle #36

nitekim hayat yaşandıkça var, düşündükçe değil.

arada olur öyle #35

korkunç acılardan geçtim
karıştım o dönüşsüz kavgalara...

her yerde bir kırmızı var. #11

~oynatım modu: parçayı tekrarla. faidra - haris alexiou.

yer belli. iskelede bi bank. aslında bi bank değil, herzamanki bank. e o bank olur da akılda binlerce düşünce olmaz mı? olmazsa ayıp.
sağıma soluma bakıyorum, boş üç kişilik yer (en az), bi boş bi içilmeyi bekleyen tuborg kırmızı. o kadar.
rüzgar vurdukça düşünüyorum ve diyorum ki kimsenin kimseyi düşünecek durumu yok be olm. herkes kendi gününde. işte sen de burdasın akşamın bi vakti. kimi cesaret edemez gelmeye, kimiyse hoşgörür kendini. netice aynı; senden başka kimsen yok. o bankta kurduğun cümleleri biri duysa iyi en azından hayal mi diye düşünmezsin, ama o da yok. kendin kur kendin düşün yeri burası.

~senin amacın ne?


geçmişe git, düşün, geleceğe git, düşün. eh ama yeter. var aklında biliyosun, o an seni duysun istiyosun karşında oturmuş bi şekilde, ee ama hani? herkes kendi hayatında, kendi telaşında, kendi sessizliğinde. kızamıyosun da.

~sevgili anne, baba

bugün eve fotoğraf gönderirken bi a4'e bi kaç satır karaladım vesikalıkları katlanmış a4 arasına iliştirmeden, benim içim titredi daha okunmadan. hatta daha yazarken hiç olmak istedim benim oğlum bunları yazsa ne düşünürüm diye.

~sevgili anne ve baba,
oğlunuz şuan bu halde işte. çok özledim sizi. öpüyorm, sevgiler.
ers

ne biçim bir hayat lan bu? ben mi onu yaşıyorum, o mu beni tüketiyor? bilemedim.

arada olur öyle #34

ülkenin en çok cinayet işlenen yeri ara ara oturduğum iskeledeki bank olabilir. kaç kişiyi öldürdüm o bankta ben bile hatırlamıyorum..
evet yaptım. kimse niye? diye soramasa da biliyorum ki hakim bey soracak. öyle bi cevabım var ki, duruşma salonunda herkes ağlamazsa adam değilim..
bak görürsün.

benim aklım köşeli #13

"anlamaya başlamanın ilk belirtilerinden biri de ölme isteğidir."

bir cümle nasıl bu kadar dolu olur?. anlamıyorum.

Mayıs 02, 2011

geleceğe not #9

sevgili gelecekteki halim. naber?

şimdi desem ki sana "benim sadık yarim kara topraktır" diye, anlarsın dimi o zamanlardan bu zamanı. hatta ben senin o zaman da böyle düşüneceğine eminim. çünkü öyle işliyorum ki seni, öyle şeyler yapıyorum, düşünüyorum, bizi tamamlıyorum ki geriye bi kendim kalıyo bi de sana dair umutlarım. parada gözümüz yok, varsa bi sevgi. o da nasıl veya niye var, ne zaman var olacak, yada olan sevgi anlayışımız ne kadar daha değişecek bilemiyorum. bazen insan olduğum için utanıyorum, abartmıyorum ciddiyim.. sanırım bu yüzden dağı, böceği, yalnızlığı daha çok seviyorum. ne kadar incitebilir ki beni diyorum kuş cıvıltıları, deniz kokusu,seyyar satıcılar yada çocukların top oynayışı..
unutma ki insanlar kadar kimse kırmadı seni. sen de kırdın. hatta tam bi eşşeksin. bazen mahvediyosun herşeyi. ama olsun. ne kadar kızsam da biliyorum ki hayat zaten istediğim gibi değil. bişey olacaksa olur. karışıyorum uzun zamandır, bi hayata bakıyorum, yaşamak için neler yapmam gerektiğine, bi de kafamı yastığa koyduğumda kendimi dinlerken duyduklarıma, yok sanki çok farklılar birbirlerinden. sorumluluklarımız olmasa çok güzel şeyler yapabilirdik seninle. ve ben ne kadar dur düşünme desem de yapamıyorum, sen ileride yap hemi. şaşırt beni. heh şimdi oldu diyeyim. söz o gün deli gibi içicez, nası da biliyorum kendimi di mi (:

hadi durma olm bişeler yap, başla şimdiden.
let the force be with you.

benim aklım köşeli. #12



duru insan kaldı mı? sesimi duyan var mı?

arada olur öyle #33

bıyık gitti dudak göründü. lan bu kim diyorum aynaya baktıkça.
bedri baykam'a benzedim inceden. hadi hayırlısı :D