akıl sayesinde biz aklı olmayan hayvanlardan üstün kılındık. onlara sahip olarak hem bizim hem de kendilerinin yararına olacak şekilde onları eğitip kullandık. kendi hayat düzeyimizi yükselten ve güzelleştiren her şeyi biz akılla elde ettik. ayrıca istediklerimize ve amacımıza da onunla ulaşırız. yine akıl sayesinde gemi yapım sanatını, onu kullanmayı, böylece denizaşırı ülkelere ulaşmayı öğrendik.
bedenimiz için çok yararlı olan tıbbı ve bize yararı dokunan daha birçok sanatı akılla elde ettik. bizim açımızdan karmaşık ve bizden uzak gizli kapaklı olayları yine akıl sayesinde anladık. yeryüzünün ve gökkürelerinin şeklini, güneşi, ay ve öteki yıldızların büyüklüğünü, boyut ve hareketlerini akılla kavradık. şânı yüce yaratıcı’nın bilgisine de akılla ulaştık. bu husus, bizim kavrayabildiğimiz en büyük ve elde ettiğimiz en yararlı bilgi olmuştur.
hülâsa, akıl öyle bir şeydir ki, ondan yoksun olsaydık halimiz hayvanlardan, çocuk ve delilerden farksız olurdu. ve öyle bir şeydir ki o, fiillerimiz duyularda ortaya çıkmadan önce âdeta görmüş gibi onların nasıl olacağını akılla öngörebiliriz; sonra da duyusal fiillerimiz onlara uygun olarak gerçekleşir.
o halde yeri ve değeri böylesine önemli olan aklı mertebesinden indirmememiz ve derecesini düşürmememiz bize düşen bir görevdir. yani onu hâkimken mahkûm, bağlanılanken bağlanan ve önder iken uydu durumuna düşürmemeliyiz. aksine her işte ona başvurmalı, her işi onunla değerlendirmeli ve ona güvenmeliyiz. işleri akılla yürütmeli, onun karar veremediği durumlarda biz de işleri durdurmalıyız. nefsânî arzular ise aklın felaketidir ve aklı bulandırır, yolundan, amaç ve istikametinden saptırır, akıllı birinin kendi yolunu bulmasını ve işlerini düzene koymasını engeller. öyleyse biz, emir ve
yasaklara uymak üzere nefsânî arzularımızı eğitip kontrol altına almalıyız.