Temmuz 31, 2024

her yerde bir kırmızı var. #65

kırmızı ev hırkam üzerimde bugün.

aynı dertten muzdarip #80

bu günü unutma aman sakın, lütfen unutma n'olursun diyerek ne çok gün birikti böyle.. nasıl bir zamandayız biz? bu ne hız! bu durumda bulunduğum coğrafyanın mı etkisi var yoksa okları kendime mi çevirmeliyim? bilmiyorum. gerçekten bilmiyorum. yaşadığı günübirlik hayattan mâkul bir anlam çıkarabilen kimse varsa lütfen beni de aydınlatsın.

Temmuz 29, 2024

terapik dialoglar #92















-bir kalbe sahip olmadığın için ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun. kalpler, kırılmaya dayanaklı hale getirilene kadar asla kullanışlı olmazlar.

-ama ben yine de bir kalp istiyorum.

Temmuz 28, 2024

anlamadığım şeyler var #14

mesafelerden dolayı iki telefon konuşmam olacak bugün; birisi doğum günü, iyi ki doğdun seni seviyorum diyeceğim ve diğeri ise bir baş sağlığı, umarım annen ışıklar içinde uyur, tanrı günahlarını bağışlasın ve seni seviyorum diyeceğim. hayat bu kadar işte.

Temmuz 27, 2024

algı böyle bir şey evet #176

mihrican mı değdi gülün mü soldu
gel ağlama garip bülbül ağlama
felek baştan başa kimi güldürdü
gel ağlama garip bülbül ağlama

şakı benim şeyda bülbülüm şakı
bu dünya kimseye kalır mı baki
sana da mı değdi feleğin oku
gel ağlama garip bülbül ağlama

gonca gül açılır har ile geçer
dertlilerin ömrü zar ile geçer
turabi biçare serinden geçer
gel ağlama garip bülbül ağlama

benim aklım köşeli #139

canınız sıkkınsa, günü bir garip belirsiz ağrıyla yaşadıysanız veya bir sızı vücudunuzda geziniyorsa kendinizi anadolu türkülerine bırakın.

Temmuz 26, 2024

her yerde bir kırmızı var. #64

bari wutar rana ta kashe wutar da ke cikinmu.

hausa dilinde "güneşin alevleri içimizdeki yangını söndürsün" demekmiş.

arada olur öyle #181

hurda satın almak bahanemdir. şehri sokak sokak seni bulmak için geziyorum.

Temmuz 25, 2024

algı böyle bir şey evet #175

güneş alçalmaya başlamıştı. şu uzun ilkyaz günlerinden birindeydik ve güneşin açısına göre çıkarımda bulunacak olursam saat dördü biraz geçiyor, bilemedin beşe geliyor olmalıydı. dağa yakın olduğumuz için midir bilmiyorum, hava düşündüğüm kadar sıcak değildi ama en azından güneşli olduğu için kötü de diyemezdim. çizgi halinde uzanmış kasabayı çaprazdan aydınlatan güneşe bakınca, güneşin batıda olduğuna kanaat getirdim. tokyo'dan çıktığımda yalnızca kuzeye doğru gitmeyi planlıyordum ama trenden indiğimden beri yön duygumu tamamen kaybetmiştim. kasabayı bir uçtan bir uca takip ederseniz yolun sonu dağa çıkıyor; dağ ise kuzey yönünde olduğuna göre demek ki çozo ile ikimiz yoldan hiç sapmadan kuzeye doğru ilerlemişiz.

algı böyle bir şey evet #174

zihnin anlaşılması üç dünyada da olanaksızdır.

Temmuz 24, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #110

isa ve havarilerinin konuştuğu aramice dilinde borç ve günah için aynı sözcük kullanılıyordu.

iki bin yıl sonra, yoksulların borçları en kötü cezaları hak eden günahlar olarak görülüyor. özel mülkiyet, mülkiyetten mahrum olanları cezalandırıyor.

algı böyle bir şey evet #173

gidersen bana da bir dengini yolla
dinerse gözyaşın beni de ağla
arkanda beni bırak gönlüme aldırma
ardında bir beni bırak gönlüme duyurma

arada olur öyle #180

diğer mantarlardan hiçbir farkı olmayan bir şişe mantarı (adı sandor hirt g. imiş ama bu neyi değiştirir!..) suya düştü.

bir süre, tam da beklendiği gibi, suyun yüzeyinde bata çıka yüzdü. ancak sonra tuhaf bir şey oldu. mantar ağır ağır batmaya başladı, dibe vurdu ve bir daha yukarı çıkamadı.

bu olayın hiçbir açıklaması yoktur.

algı böyle bir şey evet #172

dün akşam dokuzda tokyo'dan ayrıldığımda da bütün bunları bildiğimi sanıyordum ama yürümeye başladığımdan beri sinirlerim bozuk. ayaklarım ağırlaştı ve bitmek bilmeyen çam ağaçlarından usandım. fakat aslında ne ayaklarım ne de ağaçlar canımı sıkıyor, karnım fena ağrıyor. ne için yürüdüğümü bilmiyorum ama yürümeye bir an dahi ara verdiğimde tekrar katlanamayacağımı bildiğim kadar şiddetli bir ağrı bu.

dahası da var, yürümeye devam ettikçe içinden sıyrılamayacağımı bildiğim bu dünyaya daha da battığımın farkındayım. dönüp baktığımda gün ışığında parıldayan tokyo bile çoktan farklı bir yaşama bürünmüş. elimi ayağımı uzatsam da o dünyaya ulaşamam. içinde bulunduğum dünya bambaşka. sıcak ve aydınlık tokyo tüm berraklığıyla gözlerimin önünde beliriyor. gölgelerin arasından çağırmak istercesine net görebiliyorum. ama aynı zamanda ayaklarımın beni götürdüğü yer sonsuz bir karanlık. bu karanlığın -ömrüm yettiğince genişlemeye devam edecek bu karanlığın- içinde kaybolup amaçsızca dolaşacağım için çaresizim.

bulutların kapladığı bu dünyanın genişleyip kalan günlerim tükeninceye kadar yolumu kapatacağını düşünmeye katlanamıyorum. çünkü bu demek oluyor ki, kaygılarım beni bir adım atmaya sevk ederse, aslında kaygılarıma doğru bir adım atmış olacağım. kaygılarım tarafından hem kovalanıp hem de çekilerek istemsizce hareket edecek; durmaksızın yürümeye devam etsem bile bir noktaya varamayacağım. ömrüm boyunca çözüm bulamayacağım kaygılar içinde dolaşıp duracağım. adım attıkça bulutların daha da karardığını düşünürsem daha iyi olacak sanırım. karanlık yerlerden geçtikçe daha koyu karanlık gelecek ve çok geçmeden dünyam zifiri karanlığa bulanacak, kendi gözümle kendimi dahi göremez olacağım. böylece rahatlayacağım.

işin kötü tarafı, yürümekte olduğum bu yol ne aydınlığa kavuşuyor ne de karanlığa gömülüyor. her daim yarı karanlık yarı aydınlık vaziyette, çözümsüz kaygılarımın ortasında bir yerde duruyor. yaşama amacım yoksa da nokta koyamıyorum. hiç kimsenin olmadığı bir yere gidip tek başıma yaşamak istiyorum. ama bunu başaramazsam, bari...

Temmuz 21, 2024

terapik dialoglar #91

bahar: sabah görüyorum seni akıl hastanesindesin, akşam insanlar elini öpmeye çalışıyor..
behzat: insanları anlamak mümkün değil.

Temmuz 20, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #109

zamanın eli değdi bize, çoktan değişti her şey
aynı değiliz ikimiz de
zaaflarına bir gece, hatalarına bir nilüfer
sevgisizliğine bir kalp verdim

artık geri ver, geri veremezsin aldıklarını
artık geri ver, geri verilmez hiçbir yanılgı
yokluğuma emanet et sende benden kalanları
her şeyi al bana beni geri ver, bir şansım olsun

başka yer başka zaman, sensiz ömrüm olsun
her şeyi al bir şansım olsun
başka yer başka zaman, sensiz ömrüm olsun
....

geleceğe not #39

bugün bir şeyler oldu dünyada, yeni bir şey denediler. bazı ülkelerde ulaşım durdu, kimi havayolları seferlerini erteledi, çoğu banka erişim problemleri yaşattı; açıklamalar, belirsizlikler, nedensizlikler falan filan. yazılım güncellemesinde yaşanan bir hata dediler buna, hem de güvenlikten sorumlu bir yazılımın verdiği hata imiş. yersen. ben bugünü bize dayatılacak yeni bir hayatın ve siber savaşların önceki yaşananlardan farklı bir ciddiyette gerçekleşeceğinin işareti olarak görüyorum, böyle düşünüyorum. bunu gelecek nesillere anlatacak fırsat olursa dönüp bugüne ve geçmiş otuz yıla bakabilirsiniz. ne yapmamanız gerektiğini anlamanız çok uzun sürmez.

Temmuz 19, 2024

algı böyle bir şey evet #171

...

vasıfsız insanların lider olduğu bir dünyadayım.
hepsi güçlü, hepsi suçlu, hepsi ucuz ve sahte.
bu dünya denen sahnede sen korkma konuş,
olma koyun, diren ve zaten tek çare öğrenmek ve dirençte!

hey hey, kime anlatsam? kime dinletsem, kime göstersem hey?
kim anlar, kim dinler? kim görmez?

...

Temmuz 18, 2024

arada olur öyle #179

bre ağalar, bre beyler! eliften beye çıktım, seğirttim köye çıktım. çobandan kaymak, ağadan deynek yedim. deyneği kuşa verdim, kuş bana kanat verdi. çaldım kanadı yere, uçup gittim göklere. baktım bir has bahçe; içinde sular akar, oturmuş çeşme başında iki güzel bana bakar. büyüğüne selam verdim, küçüğüne tutuldum.

anlamadığım şeyler var #13

herkes her şeyini anlattı ama gerçeğini bir türlü anlatmadı.

algı böyle bir şey evet #170

zamanınızı sizi koşulsuz sevenlere harcayın, yalnızca şartlar uygun olduğunda sizi sevenler için israf etmeyin.

Temmuz 17, 2024

yol çizgileri #69

yıllardır neden dünyada olduğumu düşünüyorum. ne için hayattayım ve neden buradayım? diye kendime durmadan soruyorum. ve bunu defalarca gelecekteki kendime sorduğum da oldu, malum. yol çizgileri bu yüzden var belki de, kim bilir.. artık biliyorum, kendimde aradığım cevabı buldum. varlığımı anlıyorum.

Temmuz 15, 2024

aynı dertten muzdarip #79

...
seni kalbimden kovdum, bir daha giremezsin.
beddua ettim sana, geriye dönemezsin.

seni kalbimden kovdum, bir daha giremezsin.
beddua ettim sana, kimseyi sevemezsin.

mutluluk hakkın değil, sevilip gülemezsin.
pişman olsan boşuna, geriye dönemezsin.

aşk vermiştin ne yaptın? aldın yere fırlattın.
ikimizi sen yaktın, maziyi silemezsin.
...

algı böyle bir şey evet #169

sahici bir sarsıntı sahte dengeden iyidir.

kafamın aynı olduğu adamlar #108

bu yıl bu dağların karı erimez
eser bâd-i sabâ yel bozuk bozuk
türkmen kalkmış yaylasına yürümez
dağılmış aşiret il bozuk bozuk

elim varmaz güllerini dermeye
dilim tutmaz hasta hâlin sormaya
dört kitabın mânasını bilmeye
sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk

pir sultan'ım yaratıldım kul diye
zalimlerin elinde mi öl diye
dost haber yollamış durma gel diye
geleceğim ama yol bozuk bozuk

Temmuz 13, 2024

anlamadığım şeyler var #12

neden gregoryen veya diğer deyişle miladi takvime göre yaşıyoruz? benim zaten kendi takvimim var; hafta, ay ve yıl ben onu istediğimde ve hissettiğimde başlıyor. pazartesi günü şart mı? ocak ayına söz veremiyorum üzgünüm. zaman dediğin şeyden bende ziyadesiyle mevcut zaten. varken yaşamadığım çokça pazartesiler, farklı aylarda değişik haftalar ve cepteki yıllarım oldu. bırakalım herkes kendi zamanında yaşasın.

benim aklım köşeli #138

gündüzlerimde ve gecelerimde gezindiğim topraklar birbirlerinden farklılar. bulunduğum yer ülkenin ortalama herhangi bir yerinden farklı ve burada işler de farklı yürüyor. az konuşup çok susarak hayatta kalacağımı anladım, dikkatli olmalıyım. hem iz bırakmamam gerekiyor hem de bu geceyi güvende geçirmeliyim. ne de olsa buraya gelmeye o kadar da gönüllü değildim.

yıllardır bitmeyen bir savaş hali ve her ay başında hesabıma ulaşan bir ödeme var; aileme uzun yıllarca yetecek bir ödeme hem de. koca koca taburlar, ayaklarını rap rap sesleriyle yere vuran astlar, istikamet belirleyen üstler, şu lanet korkak bir emekli olsa da ben terfi alsam diyen arada-kalmış-subaylar var. daha dün kardeşimi yirmisekizlik bir mermiyle toprağa yolladılar bakın beni boşverin ama kendinizi düşünün, diyen ortada-kalmış-subaylar var. evet hava soğuk ve açık bir kulede saatlerce nöbette olacaksınız ama bizi ısıtan şey içimizdeki vatan sevdasıdır, biz bunun için buradayız aman sakın görevinizi sekteye uğratmayın, diyip yaşayan her şeyi buz gibi havada dışarıda bırakarak sevgilisiyle sıcacık odaya kapanan altta-kalmış-subaylar bile var. insan burada her şeyi görebiliyor; diken üstünde keyfe keder çapkın astlar ve omuzunda yıldızlarla orta yaş bunalımındaki üstler. bu düzen böyle gider. dikkatli olmalıyım.

gündüzlerimle gecelerimi farklı kılan tek şey sadece gün ışığı değil. olmak ve yok olmak arasında geçen bir gezinti bu benimkisi. bazı geceler gerçekten soğuk. dikkatli olmalıyım ve bu geceyi güvende geçirmeliyim. ne de olsa buraya gelmeye o kadar gönüllü değildim.

algı böyle bir şey evet #168

...

bet you sleep like a child with your thumb in your mouth
i could creep up beside put a gun in your mouth
makes me sick when i hear all the shit that you say
so much crap coming out it must take you all day
there's a space kept in hell with your name on the seat
with a spike in the chair just to make it complete
when you look at yourself do you see what i see
if you do why the fuck are you looking at me
what the fuck are you looking at me

there's a time for us all and i think yours has been
can you please hurry up b'cause i find you obscene
we can't wait for the day that you're never around
when that face isn't here and you rot underground
can't believe you were once just like anyone else
then you grew and became like the devil himself
pray to god i can think of a nice thing to say
but i don't think i can so fuck you anyway
so fuck you anyway

Temmuz 11, 2024

arada olur öyle #177

ispanyolca konuşan birisi yarın acayip mutlu olacak. yüzündeki şaşkınlığı ve sonrasında oluşacak o mutluluğu şimdiden görebiliyorum. cesaret bulaşıcıdır. hep söylerim; kendinize ve ejderhalara inanın.

algı böyle bir şey evet #167

kalabalık bir sokak, belki hayat. sen, her köşe başı.
yorgunluktan mı bu halim? düşünmek bile zor, ah.
kelimesiz geldiğim fikirler yol almaz.
dağınıklıktan mı bu halim? durulmak artık zor, ah.
geçmişte bitirdiğim hüznümde hal kalmaz.

toplanmamış bir oda, benle hayat. sen, yağmur sonrası.
yorgunluktan mı bu halim? düşünmek bile zor, ah.
kelimesiz geldiğim fikirler yol almaz.
dağınıklıktan mı bu halim? durulmak artık zor, ah.
geçmişte bitirdiğim hüznümde hal kalmaz.

dönüşmeden, değişmeden gün olmaz.
çare bulmaz, soluklanmaz zaman.
yenilenmez yalan.

yorgunluktan mı bu halim? düşünmek bile zor, ah.
kelimesiz geldiğim fikirler yol almaz.

toplanmamış bir oda, benle hayat.
sen, yağmur sonrası.

algı böyle bir şey evet #166

tarihten ders almayanlar onu tekrar etmeye mahkûmdur.

Temmuz 09, 2024

algı böyle bir şey evet #165

yörü be'hey bulgar dağı, senden yüce dağ olma mı?
sende yaylayan güzelin, yanakları ağ olma mı?

bulgar dağı iki çatal, arasında güller biter,
bir yiğide bir yar yeter, iki seven del'olma mı?

bulgar dağı pare pare, kim'al giyer kimi kare,
selam'eylen nazlı yare, ayrılanlar bir olma mı?

yol üstünde iki hanlar, hani sana konan canlar?
sevip sevip ayrılanlar, yanıp yanıp kül olma mı?

kafamın aynı olduğu adamlar #107


algı böyle bir şey evet #164

bil ki, bir yaktığın ateş
bir başkasına
hiç benzemez.

Temmuz 08, 2024

yol çizgileri #68

yol, iki yer arası değildir —
yer, iki yol arasıdır.

yola çıkan kişi,
bir yerden kalkıp bir yere ulaşmağa çalışan
değildir — yolu yürüyendir.

benim aklım köşeli #137

yaptığın hataları ve verdiğin yanlış kararları uç uca ekleyince dünyada istediğin her yere gidebiliyorsun ers kardeş. bu ne lüks değil mi?

hayat -onu yaşarken- yolda başına gelen şeylerden ibarettir demişler. olduğum yerdeyim, yaşıyorum.

arada olur öyle #176

çalışma masamda çalışmayan bir saat var. dünya milim milim dönüyor, ben en gülecen halimle bir toplantıdan bir diğerine "tık"lıyor ve bağlanıyorum, ay yerini güneşe bırakıp sonra gökte tekrar beliriyor, sokağın curcunası hiçbir şeyden eksik değil, mevsimler mevsimleri getiriyor, su akıyor, rüzgar esiyor, bebekler büyüyüp çocuk oluyor ve anneler büyüyüp nine babalar ise dede oluyor, şarkılar yazılıyor ve türküler diziliyor, masallar anlatılıp ninniler dillendiriliyor, bazı geceler herkes uyuyor ama bazı geceler herkesin aklında bir soru beliriyor. dün, yerini yarına bırakıyor ama çalışma masamdaki saat öylece olduğu gibi duruyor. durmasını biliyor; akrep yelkovanı kovalamıyor. arada oluyor.

kafamın aynı olduğu adamlar #106

mevsimsiz kar yağar, taştan demirden içeri.
ak ellerini uzat, ellerini ellerime bırak.

benim aklım köşeli #136

insanların gözlerine bakmaya çalışıyorum fırsat buldukça. gözlerinin içine, o en derinlere saklanan şeylere bakıyorum. bir nevi direkt kendisine, karşımda duran kişiye bakıyorum yani. kaçamak bakışların farkındayım, oluyor. kim neyi neden saklıyor acaba? diye düşünürken olan bitenin farkındayım. hissediyorum. öylece bakıyorum o en derinlere. bir nevi direkt kendisine yani.

neler neler var, aman allahım.. ne çok şey gizli insanın içerisinde.

Temmuz 05, 2024

Temmuz 04, 2024

arada olur öyle #174

aşar bizi ömrün boyu
boşuna boy verme

aşar bizi ömrün boyu
ayakların yere değmez

algı böyle bir şey evet #163


















...
tarlalarda hoşa giden
sarı, turuncu, pembe, mor
bir çok güzel çiçek olur

bence güzeldir hepsinden
gelin yüzlü papatyalar
altın gözlü papatyalar
...

terapik dialoglar #90












kurtiz: şurada bir rasime teyze vardı biliyor musun? öldü. rasime teyzenin üç tane keçisi vardı. ben rasime teyzeyle hep konuşurdum burada, burası onun bahçesiydi. şu erik ağacı bile ağaçtı, demek rasime teyze öldükten sonra erik ağacı da öldü. burada enginarları vardı, burada bahçesi vardı. tertemizdi burası. şimdi üç tane keçisi vardı, keçiler bunu yoruyordu tabi. keçiler yoruyor. rasime teyze n'oldu keçiler? sattım keçileri, beni çok yoruyorlardı bilin mi? ertesi gün bir baktım keçiler yanında. n'oldu? yav n'etcem, gittim dayanamadım özleyiverdim onları, gittim geri aldım keçileri. ama rasime teyze öldü. çocukları şimdi burasını satacaklar, birisi gelecek girecek belki de buraya yani apartman dikecek...

işler: ...

kafamın aynı olduğu adamlar #105

onların uşakları var, bizim dostlarımız var.

Temmuz 02, 2024

aynı dertten muzdarip #78














katiller aramızda.

çocukluğumdan aklımda kalan bir televizyon görüntüsü var. sanırım aklımda kalan en eski görüntü, en eski acı madımak oteli. sivas. koşuşturan, bağıran, nefret dolu insanlar, yanan bir otel, babamın ablamla beni odadan çıkarması ve bir kenarda ağlayan annem.

Temmuz 01, 2024

terapik dialoglar #89







-atın adı neydi?

-atın adı ali. şimdi ben bunu hayvan pazarından aldım. on senedir filan elimde. yalnız bunu çok, insanlar hor kullanmış. dövülmüş. bir gözü, şu sol gözü keder olmuş. işte biz bunlan bazen ulaşımımızı sağlıyoz bazen zeytinimizi çekiyoz bazen odunumuzu getiriyoz bazen üzerine binip geziyoz. hani ali bizim evden birisi gibi bizde, rahat. zaten rahat etsin diye aldık. ali yirmi yaşlarında filan. işte yavaş bi hayvan. ısırmaz, tepmez, çoluk çocuk yanına gidebilir. pek insanları sevmiyen bi tip. ee heralde o da insanlardan fazla eziyet gördüğünden dolayı. yalnız bize karşı çok çok nazik. ali'nin şeyi bu.

geleceğe not #38

sayıların hayatın içerisindeki yerine ve anlamına inanıyorum. inanıyorum ama aslında inanılmaz bir şey bu; on tane rakamın birbiri arasındaki oyununun evrende tüm bu olan biteni -meraklısına- nasıl anlamlı bir hale getirdiğine hem şaşırıyorum hem de karşılarında küçülüyorum. biraz sonra 'yayınla' tuşuna bastığımda yeni bir gönderi olarak belirecek bu yazdıklarım kendime ait bu yerde, ilk defa 'yayınla' tuşuna basışımdan tam on beş yıl sonra, paylaştığım bininci yayın olacak. bin. sıfır ve birlerden oluşan hayat maceramda dört haneye geçiyorum bugün. bu yolculuğu her zaman yıllar evvelki o ilk gün gibi sev, buraya kadar getirdim ben bir şekilde, kendine ve hayata saygı duymaya devam et. yürümeye devam et. gelecekte görüşürüz.

algı böyle bir şey evet #162

gördüğün, duyduğun ve dokunduğun hayatların dışına çıktığında seni sonsuz bir evren bekliyor. evreka!

terapik dialoglar #88

- the cerebrum has suffered massive and reparable damage.
- you never know what has happened to him.
- if I have not been sure of this, I would not have permitted him to live.
- where am I? father, what happened? I need help!

- what is democracy?
- it got something to do with young men killing each other, arthur.
- what if it's my turn, will you want me to go?
- for democracy, any man would give his only begotten son.

- it is impossible for any severed individual to experience pain, pleasure, memory, dream or thought of any kind. this young man will be as unfeeling as unthinking as the dead until the day joins them.

-I don't know weather I'm alive or dreaming or dead or remembering.
-how can you tell what's a dream and what's real, when you can't even tell when your awake and when your asleep.
-where am I?

****

I can't remember anything,
can't tell if this is true or dream!
deep down inside i feel to scream,
this terrible silence stops with me!
....

arada olur öyle #173

sanki acelesi var gibi akan bulutlar ve bu bulutların arkasında saklanan ay'ın aydınlattığı geceyi avucuma aldım bugün, bir şeyler deniyorum.

benim aklım köşeli #135

ers perec bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir insana dönüşmüş olarak buldu. zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başını biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, mavi, sertleşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellere ayrılmış vücudunu gördü; karnının tepesindeki yazlık pike neredeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği hiçbir nokta kalmamış gibiydi. gövdesinin çapıyla karşılaştırıldığında acınası incelikteki çok sayıda his, gözlerinin önünde çaresizlik içerisinde, parıltılar saçarak sallanıp durmaktaydı.

'ne olmuş bana böyle?' diye düşündü. gördüğü, düş değildi. biraz küçük, ama normal, yani içinde insanlar yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duvarın arasında eskiden nasılsa, şimdi de öyleydi. üstünde tasarlanmış uygulama örneklerinin - ers'in uğraşı, mühendislikti- yayılı olduğu masada, kısa süre önce resimli bir dergiden kesip siyah güzel bir çerçeveye yerleştirmiş olduğu bir resim asılıydı. kürk şapkalı ve kürk atkılı bir kadın vardı resimde; kadın, kollarının dirsekten aşağı kalan kısımlarını tümüyle içine alan ağır bir kürk manşonu, dimdik oturduğu yerden izleyiciye doğru kaldırır gibiydi.