Kasım 30, 2024

aynı dertten muzdarip #95

toprak yağmura, ben sana aşık olduk yeniden

sabretmenin bir sınırı var bu hayatta. beklemek bir yerde bitiyor ve dengeler değişiyor; mesela sadece kendi galaksilerinde yaşayan dünyalara özgü bir şey gerçekleşip -hiç bitmeyecek gibi yaşanan- gün bitiyor, ve her yer kararıyor. her dünyanın güneşi yaşanan o güne sırtını çeviriyor.

~girdi aklıma her gece tanıdık bir melodi

gece, acımasızca geliyor. sabrediyorsun. gece uğraşıyor didiniyor ve yeni bir günü getiriyor.

ve hep uykuya dalmadan düşündüm geceleri

sabrın sonu beliriyor. sabrın sonu hatıralar, sabrın sonu yaşananlar ve sabrın sonu sana kalanlar oluyor. dengeyi düşünüyorsun. galaksileri ve bu galaksilerin dünyalarını düşünüyorsun. bir de gece var.

yüz binlerce yıldır böyledir gider

insan kendini her şeyin tanrısı zannediyor.

Kasım 29, 2024

Kasım 26, 2024

benim aklım köşeli #162

iki dünya karışırken
bir yarın olmalı

biz değilsek dâhi
iki dünya
bir şekilde kazanmalı

terapik dialoglar #107

-yel kayadan ne alır?
-yel kayadan -ancak- toz alır!

Kasım 24, 2024

algı böyle bir şey evet #199

eğrimiz doğrumuz kalmadı bugün, yok bir yalanımız
olan oluyor bak, ve-
dünya dönüyor, var bir an'ımız

özlemeyi övmüştüm daha dün, nasıl da yanılmışım
özlemek en gerçek şey, ve-
dünya dönüyor, biz varsak tamamız

algı böyle bir şey evet #198

yerim yokmuş bu bahar, dilim eksik omuzlarım dar
bugün olmadı, bayram gelsin yarın
o sabaha dek yazgım gözümle dünya

isyan olmuş, deprem olmuş yuvam
sevenim annem siyah almış, melek olmuş sağır
mahrum her sözüm çığlık feryat figân olmuş
gül canım kızım, siyah halinden sorumlu var

uçurtmam şahit yaram, farkım yarım adım unutmam
niyetin güzel imiş inatla
yetersizliğim görünmez, kızımsın aslında


isyan olmuş, deprem olmuş yuvam
sevenim annem dilsiz sırdaş, melek olmuş sağır
mahrum her sözüm çığlık feryat figân olmuş
gül canım kızım, siyah halinden sorumlu var

kafamın aynı olduğu adamlar #123

kut, kendine de aykırı bulduğun kendindir.

aynı dertten muzdarip #94

mayın tarlasında dolaşıp durmuşum aşk sanıp da
herkes arkamdan bağırmış, kimseyi duymamışım
savaş filmlerinde olur ya yaralı yaralı devam etmişim
sonuna kadar aşk ya, yanımdasın sanmışım

mayın tarlasında yürüyüp durmuşum aşk sanıp da
tel örgülerde durmamış, bir delikten geçmişim
her şey bana dur demiş, kulağım darbe almış duymamışım
sonuna kadar aşk ya, sadece inanmışım

koşmuşum, düşmüşüm, kalkmışım
sevişmek sevmekten gelir, inanmışım
elimden tuttuğunda öyle bir güvenmişim ki
bize bir şey olmaz, sanmışım

mayın tarlasında bir adam sevmişim aşk sanıp da (aşk sanıp da)
soyunup korkusuzca çırılçıplak kalmışım
aşk filmlerinde olur ya işte öyle sevmişim
sonunda bedenim sağlam bulunmuş, yüreğim paramparça

mayın tarlasında dolaşıp durmuşum aşk sanıp da
herkes arkamdan bağırmış, kimseyi duymamışım
savaş filmlerinde olur ya yaralı yaralı devam etmişim
sonuna kadar aşk ya, yanımdasın sanmışım

koşmuşum, düşmüşüm, kalkmışım
sevişmek sevmekten gelir, inanmışım
elimden tuttuğunda öyle bir güvenmişim ki
bize bir şey olmaz, sanmışım

mayın tarlasında bir adam sevmişim aşk sanıp da (aşk sanıp da)
soyunup korkusuzca çırılçıplak kalmışım
aşk filmlerinde olur ya işte öyle sevmişim
sonunda bedenim sağlam bulunmuş, yüreğim paramparça

Kasım 23, 2024

her yerde bir kırmızı var. #71

kırmızı dünya ve
tamtakım kırmızı rüzgarları bâki kaldı

geryon kalamadı

algı böyle bir şey evet #197

haklıların uykusu baldan tatlıdır.

~

geryon küçükken uyumayı severdi
ama ondan daha çok uyanmayı severdi.
pijamayla dışarı koşardı.
sert sabah rüzgârı hayat yıldırımları üfürürdü gökyüzünde her biri
kendi başına bir dünya başlatacak kadar mavi.

...

her yerde bir kırmızı var. #70

ketum volkan saklar
hiç uyumayan planını –
tekinsiz insanlara söylemez
pembe tasarılarını.

yehova'nın ona anlattığı hikâyeyi
anlatmayacaksa şayet doğa
insan doğası varlığını sürdüremez mi
bir dinleyicinin yokluğunda?

kenetli dudakları azarlar bizi
rahat bırakmalı boşboğazları
ölümsüzlüktür tek sır
insanların sakladığı.

aynı dertten muzdarip #93

tavşan, kaç!
tazı, tut!

Kasım 14, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #122

cahildim dünyanın rengine gandım
hayale aldandım boşuna yandım
seni ilelebet benimsin sandım
ölürüm sevdiğim zehirim sensin
evvelim sen oldun ahirim sensin
...

algı böyle bir şey evet #196

kaşların ince mince, ölürüm görmeyince
ben senden ayrılamam, kabre girmeyince

kaşların karasına, gül koymuş arasına
sen merhem olacaksın, sinemin yarasına

yayla yolu taşlıdır, yarim kalem kaşlıdır
ben yarimi tanırım, güzellerin başıdır

geleceğe not #42

geçmişini unutma.

Kasım 12, 2024

her yerde bir kırmızı var. #69

tango hüznün, aşkın, kırmızının dansıdır!

kafamın aynı olduğu adamlar #121

yasu'nun gölgesi kaşla göz arasında karanlığa karışmıştı. yüzümü dönüp teşekkür etmeye fırsat bulamadan gaz lambası çoktan köşeyi dönmüştü. tek başıma çukurun girişine vardım. sendeleyerek barakaya döndüm. yolda aklımdan pek çok şey geçmişti. yasu denen şu adam, makul bir toplumda kendini geliştirmiş olsaydı acaba şu an hangi mevkide olurdu? bir madenciden çok daha üstün olacağına şüphem yoktu. toplum mu yasu'yu öldürmüştü yoksa yasu toplumun affedemeyeceği bir şey mi yapmıştı? öylesine zihin açıcı bir adamın düşüncesizce şiddet eylemlerine başvurmasını kabullenmek güç olduğu için, suçlu muhtemelen yasu değil, toplumdu. o sıralar yaşamın verdiği toylukla, daha toplumun ne olduğunu bile tam olarak bilmiyordum; ne var ki, yasu'yu dışlayan bir toplum çok da makul sayılmaz diye düşündüm. belki de yasu'dan taraf olmanın getirisiyle, yasu'nun nihayetinde kaçmak zorunda kalacağı bir suç işlemiş olacağına inanamıyordum. kendimi, toplumun yasu'yu öldürmüş olmasına inandırmaktan alamıyordum. ancak dediğim gibi, toplumun kimlerden oluştuğunu bilmiyordum. toplumun salt insanlardan oluştuğunu düşünüyordum. insanların neden yasu gibi iyi kalpli birini öldürmüş olabileceğini bir türlü anlamıyordum. böylece toplumun suçlu olduğuna hükmettiysem de toplumdan nefret edecek raddeye gelmemiştim. sadece yasu'ya üzülmüştüm. keşke onun yerine geçebilseydim. ben buraya kendi irademle, kendimi öldürmek için gelmiştim. olur da fikrimi değiştirirsem gitmeme mâni olacak bir şeyim yoktu. yasu ise insanlar tarafından öldürülüp çaresizce buraya gelmek zorunda bırakılmıştı. dönmek istese bile gidecek bir yeri yoktu. yasu'nun durumu çok daha acıklıydı.

...

algı böyle bir şey evet #195

gam'zedeyim deva bulmam
garibim bir yuva kurmam
kaderimdir hep çektiren
inlerim hiç reha bulmam

elem beni terk etmiyor
hiç de fasıla vermiyor
nihayetsiz bu takibe
doğrusu takât yetmiyor

ehl-i dilin yoktur kadri
uğraşma gel tateos gayri
eserin çok, kıymetin yok
git talihine küs bari

kemanî tateos efendi, sevdiğiyle genç yaşında ayrı düşen ve bir daha kavuşamayan tateos efendi, altmışlı yaşlarına geldiğinde bir gün sevdiği kadının hiç evlenmediğini öğrenir ve hatta sevdiği kadın uzun yıllar sonra ermenistan'dan istanbul'a geri dönmüştür. bir ömrü boyunca sevdiği ve ayrı düştüğü kadını düşünen tateos efendi ise evlenmiş ve çoluk çocuğa karışmıştır. yıllardır içinde biriken gam, sevdiği kadının istanbul'a geldiğini öğrenmesiyle birlikte onu içten içe kemirir, kemirir ve sonunda tüketir. tateos efendi çok geçmeden son nefesini verir ve defnedilirken mezar başına bir mektup gelir; tateos efendi ile gömülmesi istenen mektupta aşağıdaki dizeler vardır.

gam'zedesin devan benim
garip kuşun yuvan benim
çektiğimiz yeter gayri
kaderimsin inan benim

takat yetişmez eleme
bülbül imrenir çileme
şu bizim kara sevdamız
kalsın öteki âleme

elbet kadrini bilirim
iste canımı veririm
küsme talihine tateos
çok durmam ben de gelirim

aynı dertten muzdarip #92

bir kuyunun dibinden geliyorum. üstüm başım rutubet kokuyor. yaşamak da böyle rutubet kokulu bir şeye benziy

olmaz. bir romana böyle başlanmaz.

terapik dialoglar #106

"bir roman yazacağım. bir kocakarının romanını yazacağım."
"nasıl bir kocakarı?"
"bilmiyorum. henüz karar vermedim. bildiğim tek şey, bir kocakarı hikâyesi yazmak istediğim."

gülüyor. destekliyor mu, dalga mı geçiyor, anlayamıyorum.

"sen ne yazıyorsun bu aralar?" diye soruyorum.
"karmaşık bir hikâye. anlatmaya kalksam bir saati bulur. bitirdiğimde okuyup yorumlar mısın?"
"elbette."
"teşekkür ederim."
"bu hiç bitmeyecek, biliyorsun değil mi?"
"ne o?"
"bu, yani aramızdaki bu şey."

susuyor. onaylıyor mu, umursamıyor mu, anlayamıyorum.

Kasım 08, 2024

benim aklım köşeli #161

etten ve kemikten olma fani insanların hayatında zaman ilerlerken norveç'li tanrıçam -beni tahtına, yukarıya çağıran hani- fikrini, aklını ve muhtemelen tüm zamanını babasına ve kuzey denizlerinde kulaç atan dalgıçlara ayırıyor, buna bugün de dahil. bana göre eşsiz şeyler deneyimliyor tıpkı "bana, hadi buraya yukarıya, yanıma gel" derken olduğu gibi. gideceğim yolu görmem için var ederek parlattığı kuzey ışıklarının aydınlatması sayesinde yolumu hala dahi görebiliyorum, insan özlüyor ve bir şekilde yaratma güdüsüyle direniyor. yaratıyor da. seni seviyorum, daha önemlisi seni anlıyorum kuzeyli tanrıçam.

Kasım 06, 2024

arada olur öyle #197

öyle yaşıyoruz işte, ne gelirse.

algı böyle bir şey evet #194

bir eşeğin ölüm vakti hal diliyle söyledikleri

ah! vücudum acıdan titriyor. bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. bugün son günüm, bu da benim son tesellim! sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum.

benim aklım köşeli #160

düşünme, kaybolursun.

algı böyle bir şey evet #193















hayat bu kadar işte; geldik, var olduk ve gidiyoruz. haberin yoktu ve tabii ki bilemezdin en güzel şarkılarını söylerken ama bu yıl yaşadığım en güzel gece için, hayatını güzelleştirdiğin herkes adına, teşekkürler irfan abi. ben seni çok seviyorum. ışıklarla kal..

Kasım 05, 2024

aynı dertten muzdarip #91

kırılsın ellerim neye yarıyor
gençliğim gidiyor tutamıyorum
tanrım bana vermiş yorgun ayaklar
bahtımın peşinde koşamıyorum

ne zaman bitecek tanrım bu azap
yarını olmayan günlere kaldım
dünyamı ben yıktım kendi elimle
aşkıma bir yuva kuramıyorum

...

aynı dertten muzdarip #90

hayat yolculuğunuzda bir zorlukla karşılaştığınızda kendinize şu soruyu sorun: ben olsam ne yapardım?

kafamın aynı olduğu adamlar #120

...

ağlamak acıların yontulmuş biçimidir
hüzünse bir çocuğun gökyüzünü sevmesidir

yorgunum bir gülü devşirmekten
görseniz artık yüzüm
bozulan bir çiçektir
evde kalmış kızların göğsünde sık bulunan

beni solduran akşamüstleridir pencerelerde
çünkü hüznü hüzün besler yalnızca

merhaba

diyorum ki bir acıyı bölmek
bir elmayı ikiye bölmek kadar güçtür
görseniz artık yüzüm
bozulan bir dengedir
bir serçeyi gökyüzünde barındırmaktan kıyan

bence bütün serçeler yaşlandıkça serçedir
...