Kasım 28, 2010

yirmisekiz aralık 1936




"Düşünmekten başka yapacak hiçbir şeyi olmadığı bir hapishane hücresinden bile gerçek olanı görebilir insan. Buradaki arkadaşları sadece toplumun posalarıdır. Yapacağı iş de bir duvara bakmak,bir ses duymak, havayı solumak olacaktır. Herhangi bir inan (her insan kendisini böyle bir yerde bulabileceğine ve başka biri de olsa burada her zaman bir insan olacağına göre), hayatın temeline inip onu gerçek bir içtenlikle inceleyebilir. Yaşamak bu sonsuz gerçekliğe sadece çeşitli süsler eklemekten başka bir şey değildir.

Böylece yaptığı her şeyin vakit geçirmeye yarayan bir eğlence olduğunu anlar insan. Bu yüzden, içerdeki adam, eğer çıkarsa, dünyadan elini eteğini çekerek yaşamaya, en hoşuna giden oyalayıcı bir uğraşla bundan en çok tat alabileceği bir biçimde vakit geçirmeye karar verir, bütün mahpusların verdikleri karardır bu.

Bundan şu anlaşılıyor: gerçeklik insanın şu ya da bu şekilde içinde bir bitki gibi yaşadığı ve yaşayacağı bir zindandır. Bunun dışındaki her şey - düşünce, eylem - sadece düşünsel ya da fiziksel bir oyalanmadır.Öyleyse önemli olan, bu gerçeklikle yüz yüze gelebilmektir. Bundan ötesi önemsizdir. Bir zamanlar olduğun gibi yalnızsan, yüksek sesle düşünerek oyalanmanın keyfini bile süremezsin, sadece bir ağaç gibi yaşamanın dışında bir şey yapamazsın. (Bir daha söylüyorum) dram burada işte: yüksek sesle düşünmekten kaçın; hayata bir oyalanma gözüyle bakmaktan vazgeç, bunun ötesindeki her şeyin acısını çek sessizce; ve gerçekliğe karşı öfkelenerek yücel. Herkesten kopup ayrılmak her insanın elinde olan bir şeydir."

C.Pavese