neden bana baktığını anladım. neden kendini burada bende sorduğunu anladım. neden kendini bulamadığını da anladım. anladım.
peşinden koştuğun hayatla senin aranda açılan mesafe çok fazla. inatla peşinden koşmanı ve yaratma isteğini anlıyorum, ama sanırım bu koşuşturma zaman alacak. buna üzülüyorum, gerçekten. günlük yaşantılarla hayata devam edeceksin, pek de keyifli olacak bu halbuki. bu arada tabi günlük yaşantıların başka birinin hayaline dahi sığmayacak şeyler, oluyor denk geliyor. hayat nerede olduğuna göre değişiyor. ama biliyorsun bunlar gelip geçiyor. insan yine kendi kendiyle kalıyor.
mesela pq geliyor karşına ve anlatıyor. ne güzel konuşuyor. ne kadar emin olan bitenden. böyle böyle oldu diyor. yaşandı bunlar diyor. ne kadar güzel diyorsun, tekrar bakıyorsun. orada öyle karşında duruyor. bir insan nasıl bu kadar güzel olabilir diyorsun. ne güzel şeyler, ne güzel anlar beliriyor o anlattıkça. başkaları var henüz sen yoksun ama harfler değişiyor, burnuna illegal kokular geliyor, kadehler yenileniyor. belki de bitmesin o hep anlatsın diye oluyor. insanlar değişiyor, masadan masaya sataşmalar ve ilgiler başlıyor. insanlar konuşuyor. harfler değişiyor, saat ilerliyor ama gerçek asla değişmiyor.
bir algı gözlemcisi olarak bunu sana söylemek senin için yapabileceğim en doğru şey sanırım; bu, istemekle ilgili değil, yaşamakla ilgili. olmakla ilgili. anlamak ve algılamakla ilgili. olmaya devam et.
tüm bu yazdıklarımı da zaten bir tek ben anlarım, ee ne de olsa algı böyle bir şey.