bundan birkaç vakit önce -ki bu vakit bir iki yıl önceyle birlikte tam da şu anı kapsamakta- insanlar yerine sevgiyi seçtiğin için o insanları kaybettin. ve şu an da o yaşadığın sevginin acısınını çekmesindesin. çek, olsun. şu an anlamış değilsin o insanlara bişrey yapmamış olsan da neden gittiklerini, anlamlar kondursan da belki hala anlayamayacaksın insanların neden bu kadar acımasız olduğunu. ama şunu bil ki bu hayatta teksin. kim, ne, nasıl olursa olsun teksin. bir tek dayanağın da bu zaten şu an. benim içim şu an rahat o insanlara bişey yapmadığım için, aklında olsun sen de üzülme şu an gidenler için. aklına gelirse de sadece birlikte geçirdiğin ve yaşadığın güzel zamanları düşün olur mu? gerisini boşver.. ha ben şimdi yapamıyorum, insanlara ve her zamanki gibi oradan kendime varışlarımda kendime kızıyorum ama sen yapma. boş ver. şu anki zamanı belki de hatırlamayacaksın, ne kadar mümkün bilmiyorum ama belki de az da olsa inancın olacak şu anki insanlık sistemine. hani uçaklar uçurup binalar diken, insanlığı olabildiğince kendinden uzaklaştıran sisteme dair. ama vazgeçme. her ne kadar tunç çağına dönüp o basit hayatı yaşamak istiyorsan da biliyorsun ki bu mümkün değil. artık çok geç. artık kendimize verdiğimiz sözler dışında tüm her şey bir varsayım, sadece olasılık. bilmem kaç haneli birer rakamız, çünkü hislerinle gittiğinde hep sonunda karşılaştığımız o yenik kendimiz de aslında birer istatiksel sayısal haneyiz. yarın da öyle olacağız, sonrasında da. ben şu an ucu ister yalnızlık, saklılık, eksiklik, isterse de hayalim gibi olsun, olabilecek ve olan herşeye karşı bütün dikkatimi topluyorum. bari diyorum ki; ben olamadım ama karşımdaki mutlu olsun, ben eksik kaldım ama o kalmasın. ha bunu ne kadar yapabiliyorum bilmiyorum. inan bilmiyorum. ama bunu deniyorum. insanlar şu an iki satır cümleden oluşan gerçek sandıkları fakat sanal profillerinde yaşıyolar. sanallar. sen en azından onların az da olsa gerçeklerine dokunuyosun, diyorum kendi kendime. böyle devam et, diyorum. gücümüz yettiğince devam edelim buna olur mu? bir şey paylaşmayalım, kendimizi paylaşalım. kimseyi ve kendimizi kandırmayalım, olabildiğince gerçek olalım. senin ne durumda olduğunu bilmeden yazıyorum bunları farkındayım ama madem sen bensin, benim bilmem ne zamanki sonraki halimsin, senin geçmişinde de bunlar var. unutma hemi? ne kendini kandır, ne de başkasını oyala. sus. hatta elinden gelebilen tek şey susmak olsa da sus. bırak onlar kızsın sana. çünkü hep kızacaklar. beni anlamalarını beklemiyorum, sen de seni anlamalarını bekleme. nasıl tel örgülerin olmadığı bir dünya istiyorsan kendi sınırlarını da kaldır, kaldır ki seni üzmek isteyenlerin seni kırabilme ihtimalini de sonlandır.
bırak boşluğa düşsün gözyaşların.