Nisan 13, 2011

geleceğe not #4

sevgili ben,

bilmem kaçtır aynı cümleyle başladığımın farkındayım.

bi kuzey bir de batıya bakan iki penceresi var odamın. kuzey tarafı hep kapalı, ama batı tarafı hayat demek benim için. gecenin bu vaktinde bile öten bi tane kuş var, nasıl cıvıl cıvıl nasıl canlı. ama neden uyumadı, beni mi bekliyo, ya da öteyim belki nasiplenen biri vardır mutlaka mı diyo bilmiyorum ama sesi o kadar güzel geliyo ki. nasıl hayat dolu.

zamanın birinde babama deli derlermiş.bayılırmış bi anda nedensiz, tıpkı benim şimdilerde anlamadığım şekilde bayılışlarım gibi. ve susuyomuş genelde. ama aynı zamanda da içine sinmediği bişey varsa dönemin kısıtlamalarına rağmen, anneye babaya iki çift laf etmek ne kadar zor olabilirse olsun, o zamanlarda konuşabilmek ne kadar zorsa da hep söylemiş babam içindekileri. aldırmamış çevresindekilere. ne derse desinler. kurduğu cümleler ne kadar yanlış olursa olsun kurulası cümlelermiş o zamanlar çünkü. herkese susarken bir kişi karşı gelmiş o zaman ki, benim daha olmadığım, o düzene karşı. belki de o yüzden şu an saygı görmekte babam, belki de o yüzden şu an ki yalnızlığı... onu o kadar anlıyorum ki. o, yıllarını yirmibeş metrekare bi dükkanda harcadı,harcıyor, bense bi o kadarki odamda. her gece düşünüyorum onun ve annemin mücadelesini. tamam çağ onların zamanındaki gibi değil. bi çok şey değişti. ama o kadar net hatırlıyorum ki onların ilk kendilerie ait olabilen ev damını. düşün ki bi oda, bir tane karyola var, belki bi eşya dolabı.. o kadar. babamın bir anda memleketten kaçıp istanbula gelişini anlıyorum tıpkı iki tane alnı beyaz danayı son kez ablamla yemlemeye çıkarıp bi köşede ağlayışımız gibi, dönüşünde bi taştan aşağı inerken diz kapağımın altına işlenen ve hala izi duran o yara izi kadar. bizden geriye kalan, ağlayan ve belkide birdaha göremeyeceğim ve göremediğim ilkokul arkadaşlarım kadar.

babamdan bana geçmiş olan bi özellik var. susmak. babam o kadar susar ki, iki çocuğa sahip olmanın o inanılmaz hissini paylaştığı annemle bile konuşmayabilir. konuşamıyo da bazen. ve bu kişiden bana geçen en büyük özellik olan yeri geldiğinde konuşamamak huyum yüzünden kimse kızmasın bana hemi. kapalı biriysem ki öyleyim, bu belki de sadece bi y kromozomu yüzündendir, belki de yirmibeş yıllık yaşadıklarımdan. farketmiyo ama şu bir gerçek ki, yarın susup kimseyle konuşmasam bi babam ve annem anlar beni. geri kalan hepiniz niye dersiniz. haklısınız da. ama benim babamı nasıl gördüğümü, hafızamda nasıl hallerde olduğunu bi bilseniz, belki de bana sarılır ağlarsınız. ya da sadece normalmiş gibi susarsınız. bu yüzdendir kimseye değil de kendime kızışlarım. bu yüzdendir susuşlarım. bu yüzden lanet olası batışlarım.

hatırla bunları. üzülme ama.