Şubat 29, 2024

algı böyle bir şey evet #118










sanırım beni birden uyandıran şey kokuydu.
orada (tıpkı hayvanat bahçesi gibi) pis kokusu vardı çaresizliğin,
ve korkulu bir umudun, ayrıca da kokmuş bir saplantının
ki bu da pis kokan ikisinin bir karışımıydı sanki.
benim hayalperest burnum biraz abarttı belki de;
ışıl ışıl aydınlık bir salonda açtım gözlerimi.
hatırlıyor musun beni götürüp gösterdiğin
glasgow borasası'nı? oraya benziyordu.
çevremde yivli sütunlar vardı, krem rengi ve altın sarısı,
bunların üzerinde kemerli bir tavan, mavi ve beyaz,
oradan sarkan parlak kristal avizeler
aşağıdaki her şeyi pırıl pırıl aydınlatıyordu;
şık insanların rulet oynadığı altın masayı.
duvarların dibinde divanlar vardı, kırmızı peluş,
orada daha şık insanlar oturuyordu, ve biri de bendim.
ve weddernburn yanımda dikiliyordu,
ve hemen yakınımızdaki masaya dikmişti gözlerini,
ve "görüyorum. görüyorum. görüyorum" diye mırıldanıyordu.
uykusunda konuşuyor sandım gözleri açık halde,
benim yaptığım gibi. dedim ki,
(yumuşak ama kararlı bir şekilde) "otelimize gidelim,
sevgili duncan. seni yatağa yatıracağım."
dik dik baktı bana, sonra başını yavaş yavaş salladı.
"henüz değil. henüz değil. yapacağım bir şey var.
biliyorum içinden hor görüyorsun benim beynimi-
kamışımın bir uzantısından ibaret
ve taşaklarım kadar işe yaramaz sanıyorsun ou.
söyleyeyim sana, bella, şimdi bu beyin
güçlü bir olay yakaladı diğer herifler şans diyor buna
çünkü yakalayamıyor onlar bunu. şimdi görüyorum ki
tanrı, kader, alınyazısı, tıpkı talih ve
şans gibi
ciddi bir isim yazan etiketlerin altında
cehaleti yücelten lakırdılar.
kalk kadın ve benimle birlikte oyuna katıl!"
masadakiler başlarını çevirip uzun uzun baktılar
biz yaklaşırken.

aynı dertten muzdarip #71

sol tarafımdaki ağrı, hoş geldin.

benim aklım köşeli #114

hayatı ıskaladığım bir anda içimde bir his beliriyor. bu his birdenbire belirmekle de kalmıyor aslında, o kadar anlık bir parıltı değil, peşinden koştuğum his bu. anlıyorum. bu his bir anda belirmiyor, daha çok günüme doğuyor. apansızca bana, bu hayata geliyor. gözlerini dünyaya açıp ilk defa ağlıyor. çığlık çığlığa ama sessiz sedasız ağlıyor, muhtemelen korkuyor. bir sarılıp kokluyorum, sarıp sarmalıyorum, göbek bağını kesiyorum, canımız acıyor. yaralarımızı sarıyorum ve ona sakin huzurlu bir yatak veriyorum. acımız diniyor. yanına uzanıyorum. artık ağlamıyor, belki de hayata geldiği bu dünyayı artık hissediyor. alışıyor. o uyuyor, ben uyumuyorum.

Şubat 28, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #76

zincir boynum sıktı hayli zamandır, açılın kapılar şaha gidelim!

aynı dertten muzdarip #70

fakat iyi direndik.

yol çizgileri #55

yolda çizgiler var.
yolda güneşle birlikte rüzgar da var.
rüzgar esiyor, rüzgar çizgili.
güneş ısıtıyor, sıcaklığı çizgili.
güneş gölge getiriyor, gölge de çizgili.
yolda arabalar var, arabalar da çizgili.
yolda yürüyen insanlar var, aslında yolda çizgiden çok insan var.
ama insanlar da çizgili.

kafamın aynı olduğu adamlar #75

o halde kendi doğasıyla uyumlu olan ve başka hiçbir yolla elde edilemeyen yaşam mutludur: öncelikle zihnimiz sağlıklı olmalı ve kendi sağlığını kalıcı bir şekilde elde etmiş olmalı, sonra cesur ve dinç olmalı, dahası en güzel şekilde sabreden, farklı dönemlere ayak uyduran, kendi bedenine ve onu ilgilendiren her şeye dikkat eden ama bunun için dertlenmeyen, yaşamı meydana getiren hiçbir şeye ilgisiz kalmayan ama hayranlık da duymayan, talihin armağanlarından faydalanıp onların kölesi olmayan bir karakterde olmalı. buna ekleme yapmasam da, bizi rahatsız eden ve korkutan unsurlardan uzaklaştığımızda daimi dinginliğe ve özgürlüğe ulaşacağımızı anlarsın, zira hazlar ve korkular kovulduğunda, değersiz, kırılgan şeyler ve rezilce davranışların verdiği zararların yerini sarsılmaz, doğru ve büyük bir sevinç alır, böylece ruhun huzuru, uyumu ve azameti uysallıkla buluşur, zira her vahşilik güçsüzlükten doğar.

algı böyle bir şey evet #117

sybille bedford bir yerlerde şöyle yazmıştı: insan gençken kendini bir bütüne, insanlığın temel ilkelerine bağlı hissetmez, insan gençken bir sürü şey dener çünkü hayat bir genel prova gibi algılanır, perde gerçekten açıldığında değiştirilebilecek bir prova gibi. ama gün gelir perdenin her daim açık olduğu kafasına dank eder. sahnelenen, oyunun kendisidir.

Şubat 27, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #74

sazlar, uğultuları geliyor.
kuşlar, mırıltıları geliyor.

kapı açık ve bakış az.
ve bir mesaj gitmiş ovanın yönsüzlüğüne.
bir sığır çamların altında
edebiyet çitlerde.
her yaprağın dibinde sallanmakta bir kuruntu.
yok bir söz;
yok bir isim.
aşağısı, renksizlik yolu.
yukarısı, uyum güneşi.

algı böyle bir şey evet #116

bir rüyanın içindeyim, bileklerim sade bir suda
yılları var şarapların, sallanırken şu sofrada
kadehin ağzında bir ay, yarısı bulutlarla firar

yukarıyı hayal ettim, bir aşk acısı koynumda
bir sevgilim vardı, kolları şimdi kimin boynunda?

düşmüş delinin yıldızı
yüzüyor ayağımın ucunda
rüyamın en garip yerindeyim
düşmüş aşkların en haksızı
yanıyor kalbimin ucunda
ve ben hâlâ onun elindeyim

bir şarkının içindeyim, bileklerim sade bir suda
susları var dudakların, ağlıyorken şu sofrada
kadehin ağzında bir ay, yarısı bulutlarla firar

yukarıyı hayal ettim, bir aşk acısı koynumda
bir sevgilim vardı, kolları şimdi kimin boynunda?

düşmüş delinin yıldızı
yüzüyor ayağımın ucunda
rüyamın en garip yerindeyim
düşmüş aşkların en haksızı
yanıyor kalbimin ucunda
ve ben hâlâ onun elindeyim

yol çizgileri #54

humata, hūxta, huvaršta.

rüzgar, gökyüzü, sonsuzluk, güneş ve bir de sevgi her yolu güzelleştiriyor. bir an için üzerinden -veya içinden- geçtiğin yolda o bir an içerisinde koskoca bir hayat oluşuyor, kayboluyor, oluşuyor, kayboluyor..

sen yolda giderken kenarda bir yerde kuşun biri su içmek için ürkekçe bir su birikintisine yaklaşıyor mesela. rüzgar esiyor. önce sağına soluna bakıyor, güvenmiyor. tedirgin. kaygıyla içilen bir yudum suyun az ilerisindeki tırtılın ise dünya umrunda değilmiş gibi çimenden çimene öyle umarsız bir yürüyüşü var. gören "bu ne rahatlık?" der. ama işte evi yok, döneceği bir yer yok, bekleyeni de yok zaten sırf durmamak için sadece yürüyor ama ona sorarsan hayat öyle gelişmiyor. hayat durmuyor, oluyor. gökyüzü berrak. tırtıl yanılıyor. bunları gören az ötedeki bir ağacın dalları birbirine çarpıyor. hava hışırdıyor. az kaldı bahara der gibi son bir kuru gürültü peşindeler belki de kim bilir? ağaç, kendi kendine, baksana ne güzel işte kuş uçuyor, bak bak görüyor musun tırtıl umarsızca yürüyor ama ben hep burada böylece duruyorum diyip iç geçiriyor. hava hışırdıyor. fikrini kimse sormamış ki zaten öylece bir ağaç olmuş, orada öylece duruyor. anlatıyor. sessizce, fısıldarcasına konuşuyor. sonsuzluğu basitçe anlatmaya çalışıyor.

kuş, ağacı duyunca su içmeyi bırakıyor. tedirginliği geçiyor. kafasını kaldırıp "ne kadar güzel bir ağaçsın!" diyor dudağının kenarındaki su damlasıyla. kuş "ben hep burada mıydım, sen hep burada mıydın?" diye sorunca ağaç "buradayız evet" diyip ekliyor; burada yaşıyoruz. birbirine çarpan dallar duruyor. bir an sessizlik oluyor, herkes düşünüyor ama tırtıl hala yürüyor. bu ne şimdi? diyen anlamsız sallanmalar arasında kuru gürültücü dallar tam da senin yoldan geçtiğin o an tüm bunları birbirine soruyor; "tüm bunlar gerçek mi?". tırtıl olan biteni duyup görüyor, yüzünde tebessümle yürüyor. umursamıyor. çimenden çimene umarsızca yürüyor.

kuş ağaçla konuşuyor, yol suyla bölünüyor, ağaç tırtılı çağırıyor, çimen kuşa bakıyor. yolda güzel şeyler oluyor.

geçtiğin yoldaki bir saniyede hayat oluşuyor, kayboluyor, oluşuyor, kayboluyor ve tekrar oluşuyor. yollar kendi güzelliğini kendi içerisinde zaten var ediyor. sorman gereken soru şu; "tüm bunlar gerçek mi?".

benim aklım köşeli #113

günaydınlar;
günaydın.
günaydııan.
günaydııınn.
güünaaaydııan.
günaydın🌻

benim aklım köşeli #112

bazı şeyler bazı şeylerle yanyana olmalı. yalnızlık yakışmıyor.

terapik dialoglar #74

-merhaba. gerçek hayata hoş geldiniz, buyrun. bu masamız müsait.
-merhaba. menü alabilir miyiz ya çok pardon?
-qr kod var efendim buradan bakabilirsiniz.
-aa peki tamam teşekkürler, bir bakalım.

her yerde bir kırmızı var. #55

değişiyorum. yeni birine dönüşüyorum, bunu hissediyorum. bunu, kendimden uzağa gitmeden yapıyorum. o çağlardayım.

dinliyorum. yeni birini görüyorum, onu hissediyorum. bunu, ondan uzağa gitmeden yapıyorum. o anlardayım.

Şubat 26, 2024

algı böyle bir şey evet #115

hayatı bu gördüğümüz olan bitenden sınırlı zannetmek hatadır.

hayat, henüz yaşanmamış olandır.

Şubat 22, 2024

her yerde bir kırmızı var. #54

uyumayı başaramıyorum. gözkapaklarımın arasında uykumu kaçıran bir kadın var. eğer yapabilseydim ona gitmesini söylerdim; ama boğazımda konuşmamı engelleyen bir kadın var.

Şubat 21, 2024

aynı dertten muzdarip #69

ceketlerimizi giyip ayaza çıktık, hava kararmıştı bile ya da bir fırtına yaklaşıyordu. pizzacının önünde durmuş vedalaşırken hava iyiden iyiye kapandı. ne kadar çok lamba yakarsanız yakın, masaya, cam kenarlarına ne kadar çok mum koyarsanız koyun, alışveriş merkezleriyle dükkanların kapılarında, noel partisi verilen villaların girişlerinde ne kadar meşale yakarsanız yakın yine de binaların içine sızan, yayılan türden bir karanlık, bastıran, işgal eden bir karanlık vardı. yukarıdan, gökyüzünden gelen bir karanlık değildi bu, aşağıdan, çürümüş halde karanlıkta tek başına yatanların durduğu soğuk topraktan geliyordu, buz kesmiş, titreyen ağaçların donmuş dallarından gürül gürül akan bir karanlık, bıçaklarla dolu bir karanlık, bedeni ve ruhu yaralayan bir karanlık, ardında görünür yaralar yerine kanın, akkanın ve düşüncelerin akışını engelleyen boğum boğum yara izi ve düğümler bırakan bir karanlık, tekliyor, duruyor ve çözülmez, sıkı bir kördüğüme dönüyordu.

Şubat 20, 2024

terapik dialoglar #73







herzog: ağır makineleri kullanan insanlar kimler ve onları antarktika'ya getiren şey neydi?

pashov: bu uzun bir hikaye. zihnin pek çok farklı bölgesini ve birçok fikir dünyasını keşfettim ve bunu yapmaya okuma yazma dahi bilmeden başladım. büyükannem bana odysseia ve ilyada'yı okuyordu, ben de bunu başarmanın yolunu bile bilmeden hayalimde yolculuğuma başladım ama aklım ve ruhum buna hazırdı. zaten odysseus'la, argonaut'larla, o garip ve muhteşem diyarlara seyahat ediyordum ve bu, dünyanın büyüsü ve dünyaya aşık olmam, hep aklımda kaldı. ve o çok güçlüydü ve tüm bu zaman boyunca benimle birlikteydi.

herzog: peki nasıl oluyor da burada, dünyanın öbür ucunda birbirimizle karşılaşıyoruz?

pashov: bence birbirimizi bulmak için mantıklı bir yer çünkü burası haritanın kenarından atlamak isteyen insanlar için neredeyse doğal bir seçilim işlevi görüyor ve hepimiz burada haritanın tüm çizgilerinin birleştiği yerde buluşuyoruz. güney kutbu'nun güneyinde hiçbir nokta bulunmuyor. ve burada tam zamanlı seyahat eden ve yarı zamanlı çalışan nüfusun oldukça büyük bir kısmının bulunduğunu düşünüyorum. yani evet, buradaki insanlar profesyonel hayalperestler. her zaman rüya görürler ve bence büyük kozmik rüyalar onlar aracılığıyla meyve verir. çünkü evren bizim rüyalarımız aracılığıyla rüya görür. bence rüya görmek, gerçekliğin kendisini öne çıkarmasının birçok farklı yolundan biridir.

her yerde bir kırmızı var. #53

uykudan daha sessiz bir şey var
bu mahrem odanın içinde!
göğsünde ince bir dal taşıyor-
adını söylemiyor kimseye.

kimi dokunuyor ona, kimi öpüyor-
kimi ovalıyor hareketsiz elini-
sahip olduğu basit çekimi
aklım almıyor!

Şubat 18, 2024

arada olur öyle #147

gündüzüm seninle
gecem seninle
beyhude geçti bu ömrüm
bu ömrüm derdinle

..

sevgilim saçların
zannetme solmaz
dünyada sevenler
bahtiyar olmaz

...

Şubat 16, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #73

sizin alınız al inandım
sizin morunuz mor inandım
tanrınız büyük amenna
şiiriniz adamakıllı şiir
dumanı da caba

bütün ağaçlarla uyuşmuşum
kalabalık ha olmuş ha olmamış
sokaklarda yitirmiş cebimde bulmuşum
ama sokaklar şöyleymiş
ağaçlar böyleymiş
ama sizin adınız ne
benim dengemi bozmayınız

aşkım da değişebilir gerçeklerim de
pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
yan gelmişim diz boyu sulara
hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
hiçbirinizle dövüşemem
benim bir gizli bildiğim var

sizin alınız al inandım
morunuz mor inandım
ben tam kendime göre
ben tam dünyaya göre
ama sizin adınız ne
benim dengemi bozmayınız

Şubat 14, 2024

benim aklım köşeli #111

bu blogtaki karakterlerin ve olayların gerçek kişiler ve kurumlarla ilgisi yoktur. tamamen kurmacadır.

her yerde bir kırmızı var. #52

bu hayatı bu şekilde kabul ediyorsun işte. bu hayat, kendini kırıldığın ve yalnız hissettiğin o anda olanca kırmızılığıyla kendini var ediyor, o kırmızılık gelip gözlerine doluyor. orada yaşanıyor.

bunlar yaşanıyor.

algı böyle bir şey evet #114

özlemek, hayatın devamını sağlıyor. özlemek, iki insanı aynı zamanda var ediyor.

algı böyle bir şey evet #113

neden bana baktığını anladım. neden kendini burada bende sorduğunu anladım. neden kendini bulamadığını da anladım. anladım.

peşinden koştuğun hayatla senin aranda açılan mesafe çok fazla. inatla peşinden koşmanı ve yaratma isteğini anlıyorum, ama sanırım bu koşuşturma zaman alacak. buna üzülüyorum, gerçekten. günlük yaşantılarla hayata devam edeceksin, pek de keyifli olacak bu halbuki. bu arada tabi günlük yaşantıların başka birinin hayaline dahi sığmayacak şeyler, oluyor denk geliyor. hayat nerede olduğuna göre değişiyor. ama biliyorsun bunlar gelip geçiyor. insan yine kendi kendiyle kalıyor.

mesela pq geliyor karşına ve anlatıyor. ne güzel konuşuyor. ne kadar emin olan bitenden. böyle böyle oldu diyor. yaşandı bunlar diyor. ne kadar güzel diyorsun, tekrar bakıyorsun. orada öyle karşında duruyor. bir insan nasıl bu kadar güzel olabilir diyorsun. ne güzel şeyler, ne güzel anlar beliriyor o anlattıkça. başkaları var henüz sen yoksun ama harfler değişiyor, burnuna illegal kokular geliyor, kadehler yenileniyor. belki de bitmesin o hep anlatsın diye oluyor. insanlar değişiyor, masadan masaya sataşmalar ve ilgiler başlıyor. insanlar konuşuyor. harfler değişiyor, saat ilerliyor ama gerçek asla değişmiyor.

bir algı gözlemcisi olarak bunu sana söylemek senin için yapabileceğim en doğru şey sanırım; bu, istemekle ilgili değil, yaşamakla ilgili. olmakla ilgili. anlamak ve algılamakla ilgili. olmaya devam et.

tüm bu yazdıklarımı da zaten bir tek ben anlarım, ee ne de olsa algı böyle bir şey.

Şubat 11, 2024

terapik dialoglar #72

bir tren boşaldı sonra
meydanlara kuşlar indi
seni beklerken her şey sana benzedi
sonra bir ağaç indi
ağaç, sana benzedi

bir şarkı yanaştı iskeleye
kelimeler sana benzedi
sonra bir yağmur indi
sonra ebem kuşakları
sonra sen geldin, sen geldin
bütün sokaklara

öyle bir rüya öyle
öyle bir rüya öyle
..

geleceğe not #33

-dur dur çekme... (evin genç erkeği)

-hakkınızı helal edin. (baba)

-hakkınızı helal edin. bir sürü insanın bende hakkı vardır. bu telefonu bulursanız, mustafagil'e ikibin beşyüz borcum var, bir sürü insana yardım edin n'olur, tanıdığım biri.. telefon elinize geçerse kimsenin hakkını koymayın bende. yardım parası var bende mırıg ahmet'in çocuklarının. onu ödeyin. (anne)

geleceğe not #32

-peki siz, eeh. siz, yakınlarınız, yakın çevrenizde yakınlarınızdan hayatını kaybedenler var mı bu depremde, maraş'ta?

- ee yani çok. ee şöyle, kayınbabam ikinci gün, pardon yani üçüncü gün göçükten çıkarıldı. rahmetli oldu. hanımın anneannesi hala göçük altında. işte bizim hanımın dayısı, yine yengesi, ee iki tane çocukları, onlar göçük altındalar hatta bugün rümeyss(arkasındaki kadın sustuyor) ee bir kızımız işte göçük altından çıktı, o da kedisine sarılmış vaziyette çıktı. ama kedi canlıydı. yani kediye sevindik. kediye sevindik. kedi güzel zaten.

Şubat 10, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #72

...
ayrıldıkça yollar, yollar

her gece dualarım
bitmedi rüyalarım
mutlu sonla

ağlama, ben ağlarım
can bulur mu toprağım, göz yaşında?

ağlama, ben ağlarım
sen benim diğer yarım, artık anla!
...

Şubat 09, 2024

terapik dialoglar #71












-...
su gibi dupduru bir can olduğunu
erken büyüdüğün için yorulduğunu
denizlerin mavi meleği olduğunu
bir nefeste çektim dostluğunu

-...
uyandırmadan

geleceğe not #31








nereden geldim? nereye gidiyorum?
yıllardır arıyorum, o ilk hareketi bulamıyorum.
aramaya devam et olmaz mı?

Şubat 07, 2024

benim aklım köşeli #110


















rüya alemi gece olsa da uyusam diye bekliyor muhtemelen.
bu kadar yoğun rüyalar gördüğüm başka dönemler de oldu geçmişte, hepsini hatırlıyorum.

eskiden korkardım ama artık korkmuyorum.

arada olur öyle #146

yollar, yollar..

Şubat 06, 2024

geleceğe not #30

bugün anneler ve babalar mezar başında, çocuklarının yanında.
bugün çocuklar mezar başında, anne ve babalarının yanında.
bugün hala daha bir mezarı olmayan kayıplar var, yoklar, onları arayanlar gökyüzüne bakıyor.
bugün mezarının başına emzik bırakılmış, hayatı yaşayamayan bebekler var.
bugün mezarının başına oyuncak bırakılmış, hayalleri birkaç yılda takılıp kalmış çocuklar var.
bugün acı var.

bu acıyı herhangi bir yere koyamıyorum.
bu acı diğerleri gibi değil.
unutmak mümkün değil.