Kasım 14, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #122

cahildim dünyanın rengine gandım
hayale aldandım boşuna yandım
seni ilelebet benimsin sandım
ölürüm sevdiğim zehirim sensin
evvelim sen oldun ahirim sensin
...

algı böyle bir şey evet #196

kaşların ince mince, ölürüm görmeyince
ben senden ayrılamam, kabre girmeyince

kaşların karasına, gül koymuş arasına
sen merhem olacaksın, sinemin yarasına

yayla yolu taşlıdır, yarim kalem kaşlıdır
ben yarimi tanırım, güzellerin başıdır

vay le le vay le!

geleceğe not #42

geçmişini unutma.

Kasım 12, 2024

her yerde bir kırmızı var. #69

tango hüznün, aşkın, kırmızının dansıdır!

kafamın aynı olduğu adamlar #121

yasu'nun gölgesi kaşla göz arasında karanlığa karışmıştı. yüzümü dönüp teşekkür etmeye fırsat bulamadan gaz lambası çoktan köşeyi dönmüştü. tek başıma çukurun girişine vardım. sendeleyerek barakaya döndüm. yolda aklımdan pek çok şey geçmişti. yasu denen şu adam, makul bir toplumda kendini geliştirmiş olsaydı acaba şu an hangi mevkide olurdu? bir madenciden çok daha üstün olacağına şüphem yoktu. toplum mu yasu'yu öldürmüştü yoksa yasu toplumun affedemeyeceği bir şey mi yapmıştı? öylesine zihin açıcı bir adamın düşüncesizce şiddet eylemlerine başvurmasını kabullenmek güç olduğu için, suçlu muhtemelen yasu değil, toplumdu. o sıralar yaşamın verdiği toylukla, daha toplumun ne olduğunu bile tam olarak bilmiyordum; ne var ki, yasu'yu dışlayan bir toplum çok da makul sayılmaz diye düşündüm. belki de yasu'dan taraf olmanın getirisiyle, yasu'nun nihayetinde kaçmak zorunda kalacağı bir suç işlemiş olacağına inanamıyordum. kendimi, toplumun yasu'yu öldürmüş olmasına inandırmaktan alamıyordum. ancak dediğim gibi, toplumun kimlerden oluştuğunu bilmiyordum. toplumun salt insanlardan oluştuğunu düşünüyordum. insanların neden yasu gibi iyi kalpli birini öldürmüş olabileceğini bir türlü anlamıyordum. böylece toplumun suçlu olduğuna hükmettiysem de toplumdan nefret edecek raddeye gelmemiştim. sadece yasu'ya üzülmüştüm. keşke onun yerine geçebilseydim. ben buraya kendi irademle, kendimi öldürmek için gelmiştim. olur da fikrimi değiştirirsem gitmeme mâni olacak bir şeyim yoktu. yasu ise insanlar tarafından öldürülüp çaresizce buraya gelmek zorunda bırakılmıştı. dönmek istese bile gidecek bir yeri yoktu. yasu'nun durumu çok daha acıklıydı.

...

algı böyle bir şey evet #195

gam'zedeyim deva bulmam
garibim bir yuva kurmam
kaderimdir hep çektiren
inlerim hiç reha bulmam

elem beni terk etmiyor
hiç de fasıla vermiyor
nihayetsiz bu takibe
doğrusu takât yetmiyor

ehl-i dilin yoktur kadri
uğraşma gel tateos gayri
eserin çok, kıymetin yok
git talihine küs bari

kemanî tateos efendi, sevdiğiyle genç yaşında ayrı düşen ve bir daha kavuşamayan tateos efendi, altmışlı yaşlarına geldiğinde bir gün sevdiği kadının hiç evlenmediğini öğrenir ve hatta sevdiği kadın uzun yıllar sonra ermenistan'dan istanbul'a geri dönmüştür. bir ömrü boyunca sevdiği ve ayrı düştüğü kadını düşünen tateos efendi ise evlenmiş ve çoluk çocuğa karışmıştır. yıllardır içinde biriken gam, sevdiği kadının istanbul'a geldiğini öğrenmesiyle birlikte onu içten içe kemirir, kemirir ve sonunda tüketir. tateos efendi çok geçmeden son nefesini verir ve defnedilirken mezar başına bir mektup gelir; tateos efendi ile gömülmesi istenen mektupta aşağıdaki dizeler vardır.

gam'zedesin devan benim
garip kuşun yuvan benim
çektiğimiz yeter gayri
kaderimsin inan benim

takat yetişmez eleme
bülbül imrenir çileme
şu bizim kara sevdamız
kalsın öteki âleme

elbet kadrini bilirim
iste canımı veririm
küsme talihine tateos
çok durmam ben de gelirim

aynı dertten muzdarip #92

bir kuyunun dibinden geliyorum. üstüm başım rutubet kokuyor. yaşamak da böyle rutubet kokulu bir şeye benziy

olmaz. bir romana böyle başlanmaz.

terapik dialoglar #106

"bir roman yazacağım. bir kocakarının romanını yazacağım."
"nasıl bir kocakarı?"
"bilmiyorum. henüz karar vermedim. bildiğim tek şey, bir kocakarı hikâyesi yazmak istediğim."

gülüyor. destekliyor mu, dalga mı geçiyor, anlayamıyorum.

"sen ne yazıyorsun bu aralar?" diye soruyorum.
"karmaşık bir hikâye. anlatmaya kalksam bir saati bulur. bitirdiğimde okuyup yorumlar mısın?"
"elbette."
"teşekkür ederim."
"bu hiç bitmeyecek, biliyorsun değil mi?"
"ne o?"
"bu, yani aramızdaki bu şey."

susuyor. onaylıyor mu, umursamıyor mu, anlayamıyorum.

Kasım 08, 2024

benim aklım köşeli #161

etten ve kemikten olma fani insanların hayatında zaman ilerlerken norveç'li tanrıçam -beni tahtına, yukarıya çağıran hani- fikrini, aklını ve muhtemelen tüm zamanını babasına ve kuzey denizlerinde kulaç atan dalgıçlara ayırıyor, buna bugün de dahil. bana göre eşsiz şeyler deneyimliyor tıpkı "bana, hadi buraya yukarıya, yanıma gel" derken olduğu gibi. gideceğim yolu görmem için var ederek parlattığı kuzey ışıklarının aydınlatması sayesinde yolumu hala dahi görebiliyorum, insan özlüyor ve bir şekilde yaratma güdüsüyle direniyor. yaratıyor da. seni seviyorum, daha önemlisi seni anlıyorum kuzeyli tanrıçam.

Kasım 06, 2024

arada olur öyle #197

öyle yaşıyoruz işte, ne gelirse.

algı böyle bir şey evet #194

bir eşeğin ölüm vakti hal diliyle söyledikleri

ah! vücudum acıdan titriyor. bu acımasız, zalim iki ayaklı hayvana verdiğim bütün hizmetlerin karşılığı bu işte. bugün son günüm, bu da benim son tesellim! sıkıntı, acı ve dert dolu bir hayattan sonra, taşınmaz yüklere, üst üste inen sopalara, yoldan geçenlerin zincirlerine, lanetlerine katlandıktan sonra, allah'a şükür bu berbat hayata veda ediyorum.

benim aklım köşeli #160

düşünme, kaybolursun.

algı böyle bir şey evet #193















hayat bu kadar işte; geldik, var olduk ve gidiyoruz. haberin yoktu ve tabii ki bilemezdin en güzel şarkılarını söylerken ama bu yıl yaşadığım en güzel gece için, hayatını güzelleştirdiğin herkes adına, teşekkürler irfan abi. biz seni çok seviyoruz. ışıklarla.

Kasım 05, 2024

aynı dertten muzdarip #91

kırılsın ellerim neye yarıyor
gençliğim gidiyor tutamıyorum
tanrım bana vermiş yorgun ayaklar
bahtımın peşinde koşamıyorum

ne zaman bitecek tanrım bu azap
yarını olmayan günlere kaldım
dünyamı ben yıktım kendi elimle
aşkıma bir yuva kuramıyorum

...

aynı dertten muzdarip #90

hayat yolculuğunuzda bir zorlukla karşılaştığınızda kendinize şu soruyu sorun: ben olsam ne yapardım?

kafamın aynı olduğu adamlar #120

...

ağlamak acıların yontulmuş biçimidir
hüzünse bir çocuğun gökyüzünü sevmesidir

yorgunum bir gülü devşirmekten
görseniz artık yüzüm
bozulan bir çiçektir
evde kalmış kızların göğsünde sık bulunan

beni solduran akşamüstleridir pencerelerde
çünkü hüznü hüzün besler yalnızca

merhaba

diyorum ki bir acıyı bölmek
bir elmayı ikiye bölmek kadar güçtür
görseniz artık yüzüm
bozulan bir dengedir
bir serçeyi gökyüzünde barındırmaktan kıyan

bence bütün serçeler yaşlandıkça serçedir
...

Ekim 31, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #118













ekmek, şarap, sen ve ben*
bir de sabahın dördü

dışarıda kar, odamız ılık
gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe
anlattın bana ağzı sarımsak kokan bir oğlanla yattığını
aşkı tattığını, karım dediğini, ve aldattığını

ekmek, şarap, sen ve ben
bir de sabahın dördü

kıskandım gauguin’i, tahiti'lim
terlemiş vücudunu silerken
cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini
saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum
güneşi doğurmuştu ölü cisim
martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında
nefesin vücudumu yakıyordu yer yer
samyelim, sahrâ-yı kebîrim

ekmek, şarap, sen ve ben
bir de sabahın dördü

kahrettim her şeye o gün
babanın şarap çanağına, doğan güneşe
gauguin'e, kadere, sana ve bana
ve bir de gittiğin arabanın tekerine

ekmek, şarap, sen ve ben
bir de sabahın dördü

evet, ne diyordum arkadaş
diyordum ki, ben bu zıkkımı içmek için içerim
ama içerken düşünmem neden içiyorum diye
daha sonra yaparım hayat felsefesini

sırayla olurum fatih, selim, kanûnî
bazen kadın hamamında tellak
bazen christoph colomb
napolyon’ken düşünürüm elbe’de geçen günleri
timur’ken beyazid’i yenişimi
bir kere aristo’nun hocası olmuştum
ona verdiğim dersle gurur duymuştum

ekmek, şarap, sen ve ben
bir de sabahın dördü

bazen jeanne d'arc'ı kurtarmak için çalışan bir kahraman
bazen odununu ateşleyen bir cellat olurum
eğer daha da içersem, shakespeare halt etmiş derim karşımda
salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinler de
işte mozart’ın aradığı melodi bu, diye gülerim
eheh enayiymiş be platon
bir içsin de görsün ne felsefesi varmış bu âlemin
anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu

ekmek, şarap, sen ve ben
bir de sabahın dördü

ıslak kaldırımlarda yürürken
acırım önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline
ukalalık işte, derim, neme lazım senin
kendine bak; sen de bir serserisin, bir sarhoş
ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım izbe sokaklarda
yavaş yavaş kaybolur benliğim

ekmek, şarap, sen ve ben




*ihsan bey'e saygıyla..

Ekim 29, 2024

benim aklım köşeli #159

her geçen gün bir yeni şey öğreniyorum; bu yıl yaşama ve anlama yılı benim için. hayat her defasında şaşırtıyor beni hâlâ. her ne olursa olsun iyi ki yaşıyorum, diyorum. keşke bunu daha önce bilseydim hissi pek olmuyor açıkçası, ne de olsa ilk defa yaşıyorum ve bu hallerde oluyorum zaten. yaşamak, eh bazen biraz zor evet ama, güzel şey.

aynı dertten muzdarip #89

çok kırıldık bu hayatta be, ahh. öğrenecek ne çok şey varmış!

algı böyle bir şey evet #191

madem dönüyorsa başımda dünya,
gün gelip sevdiğim neden dönmesin?
her gidişin bir de dönüşü varsa,
gün gelip sevdiğim neden dönmesin?

hatıralarım var avunmak için,
ecelden kendimi korumak için,
hep dualar ettim kavuşmak için,
gün gelip sevdiğim neden dönmesin?

Ekim 28, 2024

arada olur öyle #195

bugün her şey ne kadar oldukça aksi şekilde yaşansa da olup bitene duyduğum saygı, sakinlik ve sabır ile galiba bir çağı olduğu şekilde yaşıyor, anlıyor ve kapatıyorum. dönüşüyorum; yine ve yeniden.

benim aklım köşeli #158

rüyanda görsen inanma!..

Ekim 26, 2024

algı böyle bir şey evet #190

çok yorgunum, beni bekleme kaptan
seyir defterini başkası yazsın
çınarlı, kubbeli, mavi bir liman
beni o limana çıkaramazsın
...

Ekim 25, 2024

aynı dertten muzdarip #88

bu kalabalığın içinde yapayalnız hissetmektense
dünyanın bir ucunda tek başımayım
kir göstermeyen renkleriniz sizin olsun
korkmaktansa bulanıklığın tam içinde bir başımayım

benim belki de gizli bir bildiğim var
elbette ağlarım benim can kırıklarım var
senin gördüğün yanağımdan süzülenler
asıl içimde içinde yüzdüğüm bir deniz var
...

Ekim 24, 2024

gelecek dertleri #13

gelecekte neler olacak diye bir katılımlı oturum yapmak istiyorum, muhtemelen hemen her şeyi konuşuyor oluruz fakat sayı yetersiz; bir. sadece ben varım..

Ekim 22, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #117

bir anadan dünyaya gelen yolcu,
görünce dünyaya gönül verdin mi?
kimi böyük, kim böcek, kimi kul,
merak edip hiçbirini sordun mu?
...
vade tekmil olup ömrün dolmadan,
emanetçi emaneti almadan,
ömrünün bağının gülü solmadan,
varıp bir canana ikrar verdin mi?
...

benim aklım köşeli #157

bugün kız çocuğu olanlar için isim önerim 'zühre'. teşekkürler.

benim aklım köşeli #156

156'yı görünce dayanamadım, malum beynimin içerisinde bir yerlerde dönüyor hala o günler ve bu marş.. askerlik günlerim için bir kez daha yüksek sesle söyleyelim!
  
güzel yurdun güvenliği emanettir bizlere
jandarmadır ulaştıran adaleti her yere
haksızlıkla savaşırız kötülüğü boğarız
en karanlık köşelerde güneş gibi doğarız

aynı dertten muzdarip #87

söylemem adını düşersin dile
meylimi bağladım zülfün teline
acı sözlerinle vurdun sineme
yaralar sevdiğim yaralar beni
...
niye bana böyle zulüm edersin
selamsız sabahsız çekip gidersin
her olur almaza gönül verirsin
yaralar sevdiğim yaralar beni
...

Ekim 21, 2024

algı böyle bir şey evet #189

...

yalnız ölmeyeceğim değil mi, böyle sessiz sessiz?
solup gitmeyeceğim değil mi?
sokakta düşkün biri bir kuytuda bulunmuş,
ben kaybolmayacağım değil mi?

bahçede çiçek solmuş, soğukmuş ve susuzmuş.
bir tekne var açıkta, halatından kurtulmuş.
tepede kuyuymuş, yağmursuz kurumuş.
gökyüzünde bir martı, sürüsünden kovulmuş.

öyle olmayacağım değil mi?

biri çıkıp desin ki, seninim seninim!
al işte bak ellerim, seninim seninim!
nerede olsan gelirim, gelirim gelirim!
bir ömür beklerim, seninim seninim!

bir gün bitmeyecek değil mi?

....

Ekim 18, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #116









-ve ne olursa olsun insan yüzmeşmeli kendisiyle. hatalarını görebilmeli. yaptığı her hatadan ders çıkarabilmeli. çünkü hata insan içindir.

terapik dialoglar #105












-gracias, muchas gracias. thank you, gracias..
-..

Ekim 15, 2024

terapik dialoglar #104

-ohh, can't anybody see? we've got a war to fight!
-never found our way regardless of what they say!

benim aklım köşeli #155

etrafında dönüp dolaşıp bir türlü cevap bulamadığım şeyler var. kaleci yalnızlığı gibi bir şey bu his. döneyim de dolaşayım hadi, belki bir cevap bulurum belli olmaz.

terapik dialoglar #103








...
-şu penç, şu da dü.
-ciharü se.
-kusura bakma damat, en yakınımla oynarken bile fincanla zar atarım ben.
-çok iyi yapıyorsunuz kumandanım.
-hehe, fincanla attın mı kimse zar tutamaz!
-dü beş.
-früüüfp mmha.
-dü beş bir, dü beş iki, dü beş daha iki; bu da kırığınız kumandanım.
-damat, çok şanslısın. ama gene de benimle başa çıkamazsın. ya allah!
...

gelecek dertleri #12

duygularımı aldırmak istiyorum artık, yeter. tanıdığı "emotional surgeon" olan var mı?

algı böyle bir şey evet #188

if your dreams don't scare you, they are not big enough.


bir bar duvarı yazısı.

terapik dialoglar #102

-abi etfal çok güzel yemin ederim*
-oğlum o da hastane lan işte diğerleri gibi
-bak etfal başka, diğerleri gibi değil kanka
-lan oğlum abartma istersen tamam hadi
-etfal başka kanka, öleceksen etfal'de öleceksin




*şahit olduğum dialog.

her yerde bir kırmızı var. #67

ekim ayı itibariyle ev hırkası mevsimine geçmiş bulunuyorum ben, kırmızı hırkam omuzlarımda. vatana millete hayırlı olsun.

Ekim 11, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #115

...
ben pencereden bakarken
kimseler ölmemişti
ölüm diye bir şey yoktu ki hilmi bey
var mıydı?

yüzümden bir şeyler aktı, aktı
içim de menekşelendi hilmi bey
gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk
hiçbir yere gitmiyor
...

Ekim 10, 2024

algı böyle bir şey evet #187

suddenly something has happened to me
as i was having my cup of tea
suddenly i was feeling depressed
i was utterly and totally stressed
do you know you made me cry?
do you know who made me die?

benim aklım köşeli #154

dönüşe dönüşe kazanacağız!


bir transformers atasözü

Ekim 09, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #114



















sen bir cennetlik kul olsan
cennete girmeye gelsen
pir sultan üstadın bulsan
bilecek girsek ne dersin

anlamadığım şeyler var #16










üç saniyelik bir video var telefonumda. üç saniye. bazen play tuşuna basıp üç saniyeliğine yok oluyorum bu hayattan, sadece izliyorum. binlerce olasalık arasında, hem de ellerimizin arasından kayıp geçen onca yılı düşünerek, bu yaşadığım olasılıkta olmayı bazen gerçekten anlamıyorum. söz söylemeye dahi çekiniyorum sana bu güzel tokadın için sevgili hayat. bazen öylece saniyeleri sayıyorum kendi kendime.

Ekim 06, 2024

benim aklım köşeli #153

vah vahlar

vah vaah (acır halde)
vah vah (şüpheli ifade)
vah vah bak sen (inanmayan ifade)
vah ki ne vah (biz bitmişiz)
vah vah vahh (sözün bittiği yer)
ahh vahh (duble etkili)

gelecek dertleri #11

-replikamın şifresi neydi ya of ne koydum acaba?..
-aga replikana sorsan ya bunu hm?

arada olur öyle #194

tütsü severim. daha önemlisi kokuyu sever ve önemserim. tütsü çubuklarını yakmak için kullandığım tütsülüğüm ikibinsekiz'den kalma; toprak çocukları hatırası. geçen bu onaltı yılda çok sayıda tütsü yanmaya başladı ve yana yana kendini tüketti. her birinde başka bir durum, başka bir gün sonu, bir başka aşk, başka bir haftanın özeti, bir başka insan ve başka bir gece oldu. nihayetinde her şey ve her koku birbirine karıştı. en masumu, tüm yanıp tükenmelere şahit olan eski dostum tütsülük oldu.

Ekim 03, 2024

benim aklım köşeli #152

kalbimi delip geçen şarkılar isimli bir listem var. adeta zamanda yolculuk gibi. sadece ben biliyorum bu şarkıları, liste bende. yeterli.

Ekim 01, 2024

gelecek dertleri #10

-havapark doluydu, arabayı aşağıya kaldırıma bıraktım bugün.
-değnekçilerin şakası yok vala geçen gün birini ışın tornavidasıyla deşmişler diye duydum, konuşuluyor çokça.
-hakkımızda hayırlısı.

Eylül 30, 2024

algı böyle bir şey evet #186

eğri cetvel doğru çizgiyi göstermez. kendinizi ve yaşadıklarınızı bu gerçekliğe göre yeniden yorumlayın.

Eylül 27, 2024

benim aklım köşeli #151

aşağıspiraller köyü bir süredir huzursuz. kafalar karışık. meydandaki çeşmenin başına kimse gelmiyor.

Eylül 25, 2024

aynı dertten muzdarip #86

..
gel dedi aşk, gel dedi ah
gidemez, gidemez, gidemedi
öl dedi aşk, öl dedi ah
gözyaşı düşerken ölüverdi

gelecek dertleri #9

at, bebişim, silah.

terapik dialoglar #101

-ben tuncay bu arada.
-hangi arada?
-bir şey konuşmuyor muyduk, bir mevzu yok muydu aramızda?
-yoo..
-ben tuncay bu arada.

her yerde bir kırmızı var. #66

günlerden bir gün hiç kimsenin veremeyeceği bir kararı vermek durumunda kaldım ve artık bu kararı vermenin zamanının geldiğini de biliyordum. kırmızı böyle bir şey.. çalışırken karşımda bana bakan ve dinlenirken de sırtımı yasladığım duvarları kırmızıya boyadım. bana ait olan tek yerde kırmızılar içerisindeyim.

Eylül 22, 2024

Eylül 21, 2024

arada olur öyle #193

biriktikçe birikiyor, yaşandıkça çoğalıyor ve anladıkça netleşiyor. hayat kendi döngüsünde olması gerektiği gibi var oluyor.

Eylül 20, 2024

aynı dertten muzdarip #84

fakat iyi direndik vol.2

benim aklım köşeli #149

hadi arkadaş olalım! diyenlere hemen inanmayın. aman sakın. arkadaş olmak başka bir hale benzemez dikkatinizi çekerim. biraz durun mesela az bekleyin; bir ses, bir temas var mı? sizi merak etmiş de bir hatrınızı sormuş mu mesela geçen zaman boyunca? bir bakın sizin iletişiminize cevap vermiş mi? yoksa siklememiş mi? bahaneler? en boktan ya da en güzel geçen günün sonrasında bunu anlatmak istemiş mi size? sizi böyle günlerde dinlemiş mi? bir düşünün. dikkat edin. bunları kendi süzgecinizden geçirin. arkadaşlık müessesesini ele ayağa düşürmeyin n'olur. arkadaşlık önemlidir.

Eylül 17, 2024

arada olur öyle #192

geçen gün sanırım dört ve yukarıya yuvarlarsak beş ayın sonunda plansız bir şekilde evden öylece çıktım ve kendimi bildiğim sokaklara bıraktım. bu bildiğim sokaklar tabii ki kadıköy sokaklarıydı. aslında her şey olağan ilerledi kendimi insan seli yaşanan kalabalık bir caddeye ulaştırana kadar. muhtemelen (otoriteler bunu onaylarlar) en kalabalık caddeye girdiğimde ise beni ağlayan bir adam karşıladı. yaşı kaçtı, derdi neydi? bilmiyorum.. karşımdan ağlayan gözlerle yürüyerek gelen kişi yanımdan aynı hislerle geçti ve uzaklaştı. aklıma bizâtihi kendim geldi; kendim, ben. böyle benzer şekilde çok popüler caddelerden ağlayarak yürümüşlüğüm var, oldu öyle şeyler. eski zamanlara gittim ve bu arada geleceği de düşündüm tabii ki.. insan denen canlı bunları yaşıyor, arada oluyor.

gelecek dertleri #8

-droid ve yardımcı robot vergilerine bir defalığa mahsus ek vergi getirilmiş, duydun mu?
-hadi canım! ne alaka şimdi?
-vala bilmiyorum ama sadece onunla kalsa iyi, hidrojene de bugün zam gelmiş yine hacı. pompaya yansıyacakmış. 
-bitmiyor!

arada olur öyle #191

bye bye blackbird..

benim aklım köşeli #148

insan ihtiyacı kadarını hatırlar.

Eylül 13, 2024

algı böyle bir şey evet #185

je n'ai pas peur de la route
faudrait voir, faut qu'on y goûte
des méandres au creux des reins
et tout ira bien

le vent l'emportera

ton message à la grande ourse
et la trajectoire de la course
à instantané de velours
même s'il ne sert à rien

le vent l'emportera
tout disparaîtra
le vent nous portera

la caresse et la mitraille
et cette plaie qui nous tiraille
le palais des autres jours
d'hier et demain

le vent les portera

génétique en bandoulière
des chromosomes dans l'atmosphère
des taxis pour les galaxies
et mon tapis volant lui

le vent l'emportera
tout disparaîtra
le vent nous portera

ce parfum de nos années mortes
ceux qui peut frapper à ta porte
l'infinité de destin
on en pose un, qu'est-ce qu'on en retient?

le vent l'emportera

pendant que la marée monte
et que chacun refait ses comptes
j'emmène au creux de mon ombre
des poussières de toi

le vent les portera
tout disparaîtra

terapik dialoglar #100

-gel bakalım kedicik. kuru mama bana, yaş mama sana.
-miavmmh.

aynı dertten muzdarip #83

these are times to kill, to kill
the day i've lost is somewhere inside myself, myself

Eylül 12, 2024

arada olur öyle #189

la belle angele

terapik dialoglar #99

-hmm duvardaki bu tablo biraz yamuk duruyor sanki..
-aa fark etmemiştim hiç tatlım, nasıl düzeltebilirim?
-su terazisi, tatlım..

benim aklım köşeli #147

is my love enough?

terapik dialoglar #98

-yakında bir gün tekneni suya indirip sonsuza dek ortalıktan yok olacağız. söz veriyorum.
-(sana inanıyorum öpücüğü)...

algı böyle bir şey evet #184

uçmak işe yarayacak tek şeydir.

Eylül 07, 2024

algı böyle bir şey evet #183

bir kayadan duman duman
on yedi metre atlayan
dağ kokusuyla yüklü su

boşluğa fırlayınca saç
düştüğü yerde üç kulaç
mavi su, ak köpüklü su
....

arada olur öyle #188

bir varmış bir yokmuş. bir zamanlar yoksul dul bir kadın yaşarmış. kadının yakışıklı, aslan gibi iki oğlu varmış. büyük oğul gemiyle büyük okyanus'a açılmış. bir daha geri dönmemiş.

küçük oğul evden ayrılmamış ancak günlerden bir gün annesi onu eczaneye (sıradan sayınca yedinci binadır) göndermiş, o da geri dönmemiş.

bu gerçek bir öyküdür; çünkü masallarda dul kadınların üç oğlu olur ve mutluluğu bulan da daima o üçüncü oğuldur.

benim aklım köşeli #146

ferdi özbeğen'in "sevgilim saçların zannetme solmaz. dünyada sevenler benim gibi bahtiyar olmaz" derken iki yana açtığı kollarıyız!

aynı dertten muzdarip #82

kayıp yıllarım. ah kayıp yıllarım.. düşüncelerimin, hislerimin ve hayallerimin yazı yoluyla bir şekle büründüğü bu mecradaki paylaşımlarımın yıllar içerisindeki niteliğine ve niceliğine bakarak kayıp yıllarımı o kadar net şekilde görebiliyorum ki. ah kayıp yıllarım.

bir de tabi bunun yaşanılması hali var oldu uzunca bir süre, bir başıma mücadele verdim. neler yaşadım, nelerle sınandım o kadar zaman boyunca.. insan başına gelen şeyi tam da içerisindeyken bazen göremeyebiliyor ancak en nihayetinde anlıyor, anlaması için de güçlü bir ruha ve güçlü bir hayal gücüne sahip olması gerekiyor sanırım. tüm bunlarla mücadele ederken beliren iyi insanlar, tuhaf rastlantılar ve ejderhalar o zaman daha bir anlamlı oluyor. gün, ay, yıl, ömür geçiyor ve nihayetinde anlıyorsun. yine de ah kayıp yıllarım ah. bana bunları öğretmeniz gerektiği için bu şekilde harcanmanız beni biraz üzüyor. buna bazen -mutlulukla- dertleniyorum.

Eylül 03, 2024

terapik dialoglar #97

-geçtiğimiz yolları arıyor gözüm yine, sanırım şehir uzakta kalıyor.
-ellerimi uzatsam tutmak isterim gülüm, ama güneş her gece tepemde doğuyor.
-yani olmuyor, olmuyor istesen de.
-kimse gelmiyor, beklesen de.

algı böyle bir şey evet #182

bu akşam yine garip bir hüzün çöktü üstüme
hücrem soğuk bir tek sen varsın düşlerimde
demir kapı yine kapandı ağır ağır üzerime
kelepçeler yine vuruldu kilit kilit yüreğime

derin derin soluyorum seni gecelerce
duvarlara kazıdım ismini her köşeye
dudakların şeker gibiydi baldan öte baldan ziyade
pembe pembe yanakların gülden öte gülden ziyade

sabret gönül sabret sakın isyan etme
bir gün elbet bitecek bu çile isyan etme
dört kitaptan başlayalım istersen gel söze
orada öyle bir isim var ki kuldan öte kuldan ziyade
onu düşün ona sığın o senden öte benden ziyade

bir sabah elbet güneş de doğacak penceremde
ama bil ki ateşin hâlâ yanacak yüreğimde
gözyaşlarım akıp gidecek selden öte selden ziyade
bir canım var vereceğim maldan öte maldan ziyade

sabret gönül sabret sakın isyan etme
bir gün elbet bitecek bu çile isyan etme
dört kitaptan başlayalım istersen gel söze
orada öyle bir isim var ki kuldan öte kuldan ziyade
onu düşün ona sığın o senden öte benden ziyade

bir ben var ki benim içimde benden öte benden ziyade
bir sen var ki senin içinde senden öte senden ziyade

algı böyle bir şey evet #181

~şimdi şimdi~

şimdi ben
duvardaki örümcek gibiyim
hep onarmaya çalışacağım
bir dünya bıraktın
ardında

kafamın aynı olduğu adamlar #113

bugün de yine arayıp tarayıp iyice,
güzel bir neden bulmak lazım.
yataktan kalkıp da hayata karışayım diye,
kendimi kandıracak sağlam yalanlar lazım.

sözcükler tükenir bazen, tükensinler yoruldum.
müzik bize yeter zaten, susma altı telli dostum.
bekle bekle olmuyor, düşünüp durmak yetmiyor.
bu kafayla buraya kadar, bir mucize gerekiyor.

sen olur musun o mucize,
bana biraz yaşama sevinci verir misin?
utangaç biriyim, bakamam gözlerine,
sen beni keşfedebilir misin?

arada olur öyle #187

doğan güneş isimli bir arkadaşım var :) doğan güneş. belki de en eski arkadaşlarımdan birisi kendisi, en az yirmi küsür yılı var. askerlikte mesela şafak doğan güneş demek çok şey demektir; aylar geçip de o son güne geldiğinde doğan güneşle birlikte sabah otobüse veya uçağa biner evine dönersin. eşsizdir. normal hayatlarımızda da her bir gece için doğan güneş çok şey ifade eder; dünya yenilenir, sen yenilenirsin, yepyeni bir gün başlar. bu macera devam eder; gülümse, hayattasın!

terapik dialoglar #96

-bu kitapta evde karıştırırken bir şey gördüm, diyorsunuz ki; tanrıya inanmak aslında anarşizmdir. çünkü diğer bütün otoritelere inanmamayı getirir.

-terminolojide bir küçük düzeltmeyle doğru; allah'a inanmak, islam öğretisinin orijinali itibariyle bütün tanrıları reddetmek ve baya anarşist olmak demektir. çünkü islamda tarif edildiği şeklilde, tekrar edeyim var olan geleneksel islamı kast etmiyorum, islamın kök öğretisi olan kur'an'daki ana algoritmaya baktığınızda allah'ın ne olduğu hiç belli değildir. doğmamıştır, doğrulmamıştır, şu değildir, bu değildir, sürekli değildir değildir diye anlatır. ve dolayısıyla allah'ı bulmak isteyene sırayla neleri reddetmesi gerektiğini anlatır; yani otoriteyi reddedecek, malı mülkü reddedecek, gelecek korkusunu reddedecek, kendisini köle edebilecek her şeyi reddettiği zaman allah'ı bulabilecek diye bir öğretiyle büyüdüm ben. bana bunu öğrettiler. şimdi bakıyorum, yıllar sonra ben bu işleri bırakalı çok olmuştu artık, bu hikayeler beni sarmıyor dedim. fakat insanın nöropsikolojik gelişimi, evrimsel donanımı, bunlara baktığınızda bir tuhaflık var. hala dünyada, yirmibirinci yüzyılın dörtte biri geçmiş, insanlar inanç için birbirlerini boğazlıyorlar. hala inançlar bu kadar baskın. soruyorsunuz niye yani? bu kadar mal mülk var, bu kadar bilim var, değil mi? aydınlanmışız. niye biz hala arkaik inançlar için birbirimizi öldürüyoruz? zihnimizin bir çekirdek bölümünün böyle bir ihtyiacı var, diyor ki; ben bütün bunların sebebini bilmek zorundayım. ve bütün kadim anlatılarda, sadece islamda değil, bu ana sebebi bulmak için insanlar her şeye sarılmışlar. taştan put da yapmışlar, yıldıza da tapmışlar, işte ne bileyim zeuslar meuslar yaratmışlar, bir şeyler yapmışlar. sebep arıyor insan zihni. ve bence bu kadim uyarı, ister bunun tanrısal olduğuna inanın ister inanmayın hiç fark etmez, ben kadim uyarıların hepsini önemserim, insan psikolojisine dair çok özel bir şey söylüyor, diyor ki; bütün zannettiğin tanrılar senin yaratımındır, onları reddet ki rahatlıyasın. dolayısıyla aslında temelde anlamamız gereken şey, özgür olması için bir insanın, o hayvan tarafından gelen tapınma ihtiyacını anlama ihtiyacıyla değiştirmesi lazım. o yüzden bugün bilim müthiş bir aracımız bizim. bilimle birlikte yavaş yavaş anlamaya başlıyoruz ama ona anlam verecek olan bilim değil, insan. bilim bize olayları anlatıyor, biz anlam vereceğiz.

-ama az evvel kurduğunuz kadim öğretide tanrıya inanınca her şeyi, bütün otoriteyi reddederseniz o zaman tanrıya inanınca o kadim öğretiye göre bilimi de reddediyorsunuz.

-hayır. bilim bir otorite değil. bilim bir araç. mutfak robotu gibi. sizin doğaya soru sorma yöntemlerinizin bir manzumesi. bilimi kullandığınızda mesela bana soruyorlar işte, sinan canan allah'la konuşsa ne sorardı? ben her gün konuşuyorum. yani bilim yapıyorum çünkü, laboratuvarda doğru soruyu sorarsan sana cevabı çatır çatır anlatıyor. ama tutup da bilimsel bilgiyi, zenginliği ya da gücü cuma namazında ya da kilisede allah'tan isterseniz bu çok rasyonel bir durum değil yani. işte yağmur yağdırmak için yağmur duasına çıkmak bir gelenek olabilir, eyvallah. ama bunun bilimsel bir tarafı var. ağaçlarınızı keserseniz bir süre sonra yağmursuz kalacağınızı bilmeniz gerekiyor. çalışmanız gerekiyor. yani, akli tarafı çok küçümseyen bir geleneğin içerisinde bunları anlatmak kolay değil ama tekrar terminolojiye vurgu yapayım; tanrıların tamamını reddetmeden gerçek bir inanan olamayacağımızı düşünüyorum. en azından benim politikam böyle, kimseye dayatamam bu arada. herkes istediği tanrıya inanır. ama psikolojide carl gustav jung'un çok güzel bir tarifi var; herkesin tanrısı kendisinin abartılmış bir versiyonudur, diye. muhteşem bir şey. ben kendi tanrımda bunu fark ettikten sonra kendisini emekli ettim. dolayısıyla bu kadar küçük olamaz yani bu evrenin sebebi benim kafama sığacak kadar. dolayısıyla şu anda ben sürekli reddetmekle uğraşıyorum yani, kendimi bir şeye tapınırken, bir şeyden korkarken, çekinirken yakalarsam azıcık dövüyorum kendimi, oradan bir kurtulmaya çalışıyoruz.

Eylül 02, 2024

algı böyle bir şey evet #180

because i'm a fool, a fool for you
i seem to want everything that you do
i don't know, i procrastinate
because i hate those days that are bound to me
it's never sure, it's never pure, it always hurts
so climb out, it always hurts

tell me why did you fall over me

i let my heart implode
i let my heart, my heart implode
i let my faith go
it's never sure, it's never pure, it always hurts
so climb out, so climb out
it's never sure, it's never pure, it always hurts

terapik dialoglar #95








-umarım bu videoda benim dünya görüşümü anlamışsınızdır. ben insanım. bir başka bölümde görüşmek üzere, sağlıcakla kalınız.

-... (var ol coşkun abi)

Ağustos 31, 2024

geleceğe not #41

yaz aylarının sonuna gelmek bana biraz da yılın bitti-bitiyor oluşunu hissettiriyor. yaz öncesinde ve yaz boyunca neler öğrendik neler.. iki üç yaş büyümüş gibiyim, öylesine dolu yaşadıklarım. artık şu konuda netim ki eski eskide kaldı ve bitti. eskide kalan ama yeniden gelen bir şey insana aynı hisleri mümkünü yok hissettiremiyor. zaten herkes çok değişmiş, kendi yoluna bakıyor. olmuyor. yaz güneşinin altında yaz denizine girmemek de olmuyor, hele ki o güzelim koyları ve o berrak suları gören bu gözlerim için hiç olmuyor. ama bir şey oluyor, hayat sana dur diyor; yürüyemiyorsun, yüzemiyorsun, tırmanamıyorsun ve hatta bacak bacak üstüne dahi atamıyorsun. kendine dönüp kendini iyileştiriyorsun, bir yandan da olan biteni sineye çekip bekliyorsun. sözün özü, birkaç saat sonra bu yaz resmen bitiyor; mevsim değişiyor, ben dinleniyorum, iyileşiyorum ve herkese hak ettiği kadar değer veriyorum.

benim aklım köşeli #145

*kamu spotu başlıyor*

kozmonot olamadım, uzayda hiç var olamadım diye üzülmeyin; zaten uzaydasınız.

*kamu spotu bitiyor*

arada olur öyle #186

bir şeyler yaşandıkça, birisi var olup sonra bulanıklaşınca hep bir şarkı kalıyor arkasından. fark ettin değil mi? herkesin bir şarkısı, bir ân'ı oluyor "oynat" tuşuyla birlikte.

Ağustos 27, 2024

arada olur öyle #185

müzikal sirk; görmüş müydüm acaba?

anlamadığım şeyler var #15

neden bilmiyorum ama son zamanlarda rüyamın en garip yerinde uyanıyorum. önce anlamaya çalışıyorum tabii ki ve sonra da devamını merak ediyorum. neden böyle olduğunu ise daha da çok merak ediyorum. anlamaya çalışıyorum.

Ağustos 18, 2024

algı böyle bir şey evet #179

bir damla olma, kendini derya eyle. madem ki deryayı özlüyorsun, o vakit damlayı yok et gitsin.

Ağustos 16, 2024

aynı dertten muzdarip #81

asteri mou, fengari mou, tis anoiksis klonari mou.
konta sou thartho pali, konta sou thartho mian avgi.
gia na sou paro ena fili kai na me pareis pali.

benim aklım köşeli #142

ben ali’nin kılıcıyım.

insan gibi zarif, ruh kadar ağır idim. ayrı düştüm kimilerine, hedefleştim. öyle anlar oldu ki bunu biri yapmış olmalı! diye zamanla sorgulaştım. sayım arttı her gün; önce on iken sonra binleştim. yeri geldi sömürüye karşı birleştim. en savunmasız zamanımda vurulduğum da oldu, daha beteri ise suikaste kurban gidişim. öyle anlar oldu ki utancımdan yerle birleştim. bazen tamam buldum derken ben hep gökle birleştim.

Ağustos 14, 2024

algı böyle bir şey evet #178

etrafımızı sarıverecek, bir boşluk ki asla bitmeyecek, her şey bir anda anlamsız gelecek; işte biz o gün tükeneceğiz.

geleceğe not #40

fikrinde her zaman hür ol. bunu yaparken de cesur ol, ışığı takip et.

Ağustos 13, 2024

benim aklım köşeli #141

gözlerim, canım gözlerim neler neler gördünüz öyle, kaç ülke kaç şehir kaç insan?.. ah kalbim, neler yaşadın sen böyle bu kadar yılda ve nelerin üstesinden geldin. körpeydin, değiştin ve güçlendin. peki ya ellerim; ne güzeldi yarin tenine dokunmak değil mi? gecelerimi güzelleştirdin, fikrimin nesnelliği oldun, hepberaber yaşadık olanı biteni. peki ya siz kulaklarım; neler işittik değil mi? ne güzel cümleler, aman aman afili sözler, şöyle geçmişler ve böyle gelecekler diye ne çok cümle duyduk, sizinle birlikte gezindik o dehlizlerde. duyduk da inanamadık yeri geldiğinde. hayaller duyduk. bana bakın bir hele güçlü omuzlarım; tüm bunları başta sizin sayenizde yaptık. öyle yükleri omuzladık ki birlikte kim olsa devrilirdi çoktan belki de. durmadık, yürüdük. aklım, her şeyi toparlayan zihnim ve her ne oluyorsa olan biteni vicdanıma gönderen mantığım; sizlerin yeri ayrı tabii ki. düşünen bir primat olduğumu, evrimimi, gelişme ve büyüme halimi hep size borçluyum biliyorsunuz. cümlede en son sıra bulmaya takılmazsınız biliyorum çünkü bunu muhtemelen siz böyle istediniz henüz ellerim cümleye başlarken. bu güne kadar hep birlikte olduk, direndik, büyüdük ve yaşadık. çok üzüldük evet ama çok da sevindik, mutlu olduk. biz bizeyiz.

Ağustos 11, 2024

arada olur öyle #184

josie ertesi gün gelmedi, daha ertesi gün de. sonra, ikinci haftamızın ortalarında vitrindeki süremiz sona erdi.

terapik dialoglar #94

-dayı senin saçının yan tarafı beyazlamış!
-evet beyazladı artık saçım kankacım, yeni mi görüyorsun?
-dayı sakalın da beyazlamış!
-evet sakalım da beyazladı artık işte, bak şuralara.
-dayı saçının ön tarafı bile beyazlamış yuuh!
-ben büyüyorum artık, yaşlanıyorum canım benim. saçım da sakalım da beyazlıyor evet. normal.
-dayı benim saçlarım daha siyah ama değil mi?
-e tabi ki kanka sen daha çocuksun ve büyüyorsun, çok var saçlarının beyazlamasına.
-ben daha çocuğum evet, büyüyorum.

Ağustos 10, 2024

arada olur öyle #183

daha dün şurada, yanımda, uykulu gözlerle oturuyordu. öylesine başlayan günü geceye çevirmiş, kapılardan geçmiştik. ve daha bir sürü şey.. ama işte gece bir şekilde şurada, yanımda, bitmek üzereydi. hatırlıyorum. sonradan öğrendim ki fikirlerim güzeldi, belirsizliğine iyi gelmişti. cümlelerim sakindi, hayallerine bir yön vermişti. daha dün şurada, yanımda olmuştu bunlar.

Ağustos 06, 2024

gelecek dertleri #7

-bu tesisi nasıl bulduğunu açıkla.
-aslında tesadüfen denk geldik. hurda arıyorduk.
-dünya'da en iyi saklanan sırrın içinde oturuyorsun. kimse buraya tesadüfen gelmez, kimse de tesadüfen çıkamaz.
-cooper, lütfen bu insanlarla işbirliği yap.
-aslında açıklaması güç. biz.. bu koordinatları.. bir anomaliden öğrendik..
-nasıl bir anomali?
-doğaüstü terimini kullanmaya çekiniyorum ama bilimsel de değildi.
-daha belirgin konuşmalısınız bay cooper, tam da şimdi.
-yerçekimiydi.
-ne tür bir yerçekimsel anomali? nerede oldu bu?
-yerçekimini duyunca heyecanlanmana sevindim dostum ama teminat alıncaya dek başka cevap almayacaksınız.
-teminat mı?
-evet. buradan çıkmamız mesela. bir arabanın bagajında değil tabii.
-kim olduğumuzu biliyor musun coop?
-hayır profesör, bilmiyorum.
-babam, profesör brand'i tanıyorsun. biz nasa'yız.
-nasa?
-nasa. senin uçtuğun nasa.
-sizi kapattıklarını duymuştum efendim, stratosferden aç insanların tepesine bomba atmayı reddettiğiniz için.
-insanları öldürmenin uzun vadeli bir çözüm olmadığını anladıklarında bize tekrar ihtiyaçları oldu. gizlice.
-neden gizlice?
-çünkü halk uzay keşiflerine para harcamaya izin vermezdi. masaya yemek koymak için boğuşurken olmazdı.

Ağustos 05, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #112

anlatmam derdimi dertsiz insana
dert çekmeyen dert kıymetin bilemez
derdim bana derman imiş bilmedim
hiçbir zaman gül dikensiz olamaz

gülü yetiştirir dikenli çalı
arı her çiçekten yapıyor balı
kişi sabır ile bulur kemalı
sabretmeyen maksûdunu bulamaz

...

gelecek dertleri #6

***
1-evacuation mode
2-system check
3-safe landing mode
4-initiation mode
5-weapons inventory
6-medical mode
***

-proceed with option six
-welcome. please choose a language
-zazaki
-the option cannot be listed. please choose a different one
-turkish
-the option can not be listed. please choose a different one
-kurdish
-the option can not be listed. please choose a different one
-spanish
-the option can not be listed. please choose a different one
-okay.. activate the initiation mode
-new command is being processed, system is rebooting

***

Ağustos 03, 2024

terapik dialoglar #93

-hint mutfağını mı daha çok seversin yoksa meksika mutfağını mı?
-ben aşure severim.

Ağustos 01, 2024

algı böyle bir şey evet #177

muhabbet bağında bir gül açıldı
bir derdim var bin dermana değişmem
yüküm lâl-i gevher mercan saçarım
bir derdim var bin dermana değişmem

cem-i kuşlar dile gelir yazım der
gövel turnam şam'dan gelir güzüm der
benim yarelerim tuzum tuzum der
bir derdim var bin dermana değişmem

garip bülbül gönlüm eğler ses ile
nicelerin ömrü gitmiş yas ile
aratıp bulduğum bir heves ile
bir derdim var bin dermana değişmem

bende eyder niyazım var özüne
güzel bir ayıbım vurma yüzüme
yarelerim hoş görünür gözüme
bir derdim var bin dermana değişmem

şah hatayi'm muhabbete bakarım
ben doluyum ben dolana akarım
güzel pîr'im bir dert vermiş çekerim
bir derdim var bin dermana değişmem

benim aklım köşeli #140

behzat amirimle aynı su sürahisini kullanıyoruz :)

arada olur öyle #182

sık sık yalnızca kendi önüme bakıyorum.
sık sık yalnızca kendi önüne bakıyorsun.
sık sık yalnızca kendi önüne bakıyor.
sık sık yalnızca kendi önümüze bakıyoruz.
...

kafamın aynı olduğu adamlar #111

...

ve bana kızıyorlar
bilmem ki nedense kızıyorlar
başımda duruyorlar yanımdan geçiyorlar
ansızın geri dönüyorlar
üstüme dikiyorlar birden gözlerini
konuşsam konuştuklarımı
düşünsem düşündüklerimi görüyorlar
ne yapsam görüyorlar
örneğin sabahları ben uyanır uyanmaz
dışarı çıkar çıkmaz yolumu kesiyorlar
yalnız yolumu kesseler iyi
bir de bakıyorum ki yüzlerine
çoktan onların olmuş gece gördüğüm rüyalar

...

Temmuz 31, 2024

her yerde bir kırmızı var. #65

kırmızı ev hırkam üzerimde bugün.

aynı dertten muzdarip #80

bu günü unutma aman sakın, lütfen unutma n'olursun diyerek ne çok gün birikti böyle.. nasıl bir zamandayız biz? bu ne hız! bu durumda bulunduğum coğrafyanın mı etkisi var yoksa okları kendime mi çevirmeliyim? bilmiyorum. gerçekten bilmiyorum. yaşadığı günübirlik hayattan mâkul bir anlam çıkarabilen kimse varsa lütfen beni de aydınlatsın.

Temmuz 29, 2024

terapik dialoglar #92















-bir kalbe sahip olmadığın için ne kadar şanslı olduğunu bilmiyorsun. kalpler, kırılmaya dayanaklı hale getirilene kadar asla kullanışlı olmazlar.

-ama ben yine de bir kalp istiyorum.

Temmuz 28, 2024

anlamadığım şeyler var #14

mesafelerden dolayı iki telefon konuşmam olacak bugün; birisi doğum günü, iyi ki doğdun seni seviyorum diyeceğim ve diğeri ise bir baş sağlığı, umarım annen ışıklar içinde uyur, tanrı günahlarını bağışlasın ve seni seviyorum diyeceğim. hayat bu kadar işte.

Temmuz 27, 2024

algı böyle bir şey evet #176

mihrican mı değdi gülün mü soldu
gel ağlama garip bülbül ağlama
felek baştan başa kimi güldürdü
gel ağlama garip bülbül ağlama

şakı benim şeyda bülbülüm şakı
bu dünya kimseye kalır mı baki
sana da mı değdi feleğin oku
gel ağlama garip bülbül ağlama

gonca gül açılır har ile geçer
dertlilerin ömrü zar ile geçer
turabi biçare serinden geçer
gel ağlama garip bülbül ağlama

benim aklım köşeli #139

canınız sıkkınsa, günü bir garip belirsiz ağrıyla yaşadıysanız veya bir sızı vücudunuzda geziniyorsa kendinizi anadolu türkülerine bırakın.

Temmuz 26, 2024

her yerde bir kırmızı var. #64

bari wutar rana ta kashe wutar da ke cikinmu.

hausa dilinde "güneşin alevleri içimizdeki yangını söndürsün" demekmiş.

arada olur öyle #181

hurda satın almak bahanemdir. şehri sokak sokak seni bulmak için geziyorum.

Temmuz 25, 2024

algı böyle bir şey evet #175

güneş alçalmaya başlamıştı. şu uzun ilkyaz günlerinden birindeydik ve güneşin açısına göre çıkarımda bulunacak olursam saat dördü biraz geçiyor, bilemedin beşe geliyor olmalıydı. dağa yakın olduğumuz için midir bilmiyorum, hava düşündüğüm kadar sıcak değildi ama en azından güneşli olduğu için kötü de diyemezdim. çizgi halinde uzanmış kasabayı çaprazdan aydınlatan güneşe bakınca, güneşin batıda olduğuna kanaat getirdim. tokyo'dan çıktığımda yalnızca kuzeye doğru gitmeyi planlıyordum ama trenden indiğimden beri yön duygumu tamamen kaybetmiştim. kasabayı bir uçtan bir uca takip ederseniz yolun sonu dağa çıkıyor; dağ ise kuzey yönünde olduğuna göre demek ki çozo ile ikimiz yoldan hiç sapmadan kuzeye doğru ilerlemişiz.

algı böyle bir şey evet #174

zihnin anlaşılması üç dünyada da olanaksızdır.

Temmuz 24, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #110

isa ve havarilerinin konuştuğu aramice dilinde borç ve günah için aynı sözcük kullanılıyordu.

iki bin yıl sonra, yoksulların borçları en kötü cezaları hak eden günahlar olarak görülüyor. özel mülkiyet, mülkiyetten mahrum olanları cezalandırıyor.

algı böyle bir şey evet #173

gidersen bana da bir dengini yolla
dinerse gözyaşın beni de ağla
arkanda beni bırak gönlüme aldırma
ardında bir beni bırak gönlüme duyurma

arada olur öyle #180

diğer mantarlardan hiçbir farkı olmayan bir şişe mantarı (adı sandor hirt g. imiş ama bu neyi değiştirir!..) suya düştü.

bir süre, tam da beklendiği gibi, suyun yüzeyinde bata çıka yüzdü. ancak sonra tuhaf bir şey oldu. mantar ağır ağır batmaya başladı, dibe vurdu ve bir daha yukarı çıkamadı.

bu olayın hiçbir açıklaması yoktur.

algı böyle bir şey evet #172

dün akşam dokuzda tokyo'dan ayrıldığımda da bütün bunları bildiğimi sanıyordum ama yürümeye başladığımdan beri sinirlerim bozuk. ayaklarım ağırlaştı ve bitmek bilmeyen çam ağaçlarından usandım. fakat aslında ne ayaklarım ne de ağaçlar canımı sıkıyor, karnım fena ağrıyor. ne için yürüdüğümü bilmiyorum ama yürümeye bir an dahi ara verdiğimde tekrar katlanamayacağımı bildiğim kadar şiddetli bir ağrı bu.

dahası da var, yürümeye devam ettikçe içinden sıyrılamayacağımı bildiğim bu dünyaya daha da battığımın farkındayım. dönüp baktığımda gün ışığında parıldayan tokyo bile çoktan farklı bir yaşama bürünmüş. elimi ayağımı uzatsam da o dünyaya ulaşamam. içinde bulunduğum dünya bambaşka. sıcak ve aydınlık tokyo tüm berraklığıyla gözlerimin önünde beliriyor. gölgelerin arasından çağırmak istercesine net görebiliyorum. ama aynı zamanda ayaklarımın beni götürdüğü yer sonsuz bir karanlık. bu karanlığın -ömrüm yettiğince genişlemeye devam edecek bu karanlığın- içinde kaybolup amaçsızca dolaşacağım için çaresizim.

bulutların kapladığı bu dünyanın genişleyip kalan günlerim tükeninceye kadar yolumu kapatacağını düşünmeye katlanamıyorum. çünkü bu demek oluyor ki, kaygılarım beni bir adım atmaya sevk ederse, aslında kaygılarıma doğru bir adım atmış olacağım. kaygılarım tarafından hem kovalanıp hem de çekilerek istemsizce hareket edecek; durmaksızın yürümeye devam etsem bile bir noktaya varamayacağım. ömrüm boyunca çözüm bulamayacağım kaygılar içinde dolaşıp duracağım. adım attıkça bulutların daha da karardığını düşünürsem daha iyi olacak sanırım. karanlık yerlerden geçtikçe daha koyu karanlık gelecek ve çok geçmeden dünyam zifiri karanlığa bulanacak, kendi gözümle kendimi dahi göremez olacağım. böylece rahatlayacağım.

işin kötü tarafı, yürümekte olduğum bu yol ne aydınlığa kavuşuyor ne de karanlığa gömülüyor. her daim yarı karanlık yarı aydınlık vaziyette, çözümsüz kaygılarımın ortasında bir yerde duruyor. yaşama amacım yoksa da nokta koyamıyorum. hiç kimsenin olmadığı bir yere gidip tek başıma yaşamak istiyorum. ama bunu başaramazsam, bari...

Temmuz 21, 2024

terapik dialoglar #91

bahar: sabah görüyorum seni akıl hastanesindesin, akşam insanlar elini öpmeye çalışıyor..
behzat: insanları anlamak mümkün değil.

Temmuz 20, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #109

zamanın eli değdi bize, çoktan değişti her şey
aynı değiliz ikimiz de
zaaflarına bir gece, hatalarına bir nilüfer
sevgisizliğine bir kalp verdim

artık geri ver, geri veremezsin aldıklarını
artık geri ver, geri verilmez hiçbir yanılgı
yokluğuma emanet et sende benden kalanları
her şeyi al bana beni geri ver, bir şansım olsun

başka yer başka zaman, sensiz ömrüm olsun
her şeyi al bir şansım olsun
başka yer başka zaman, sensiz ömrüm olsun
....

geleceğe not #39

bugün bir şeyler oldu dünyada, yeni bir şey denediler. bazı ülkelerde ulaşım durdu, kimi havayolları seferlerini erteledi, çoğu banka erişim problemleri yaşattı; açıklamalar, belirsizlikler, nedensizlikler falan filan. yazılım güncellemesinde yaşanan bir hata dediler buna, hem de güvenlikten sorumlu bir yazılımın verdiği hata imiş. yersen. ben bugünü bize dayatılacak yeni bir hayatın ve siber savaşların önceki yaşananlardan farklı bir ciddiyette gerçekleşeceğinin işareti olarak görüyorum, böyle düşünüyorum. bunu gelecek nesillere anlatacak fırsat olursa dönüp bugüne ve geçmiş otuz yıla bakabilirsiniz. ne yapmamanız gerektiğini anlamanız çok uzun sürmez.

Temmuz 19, 2024

algı böyle bir şey evet #171

...

vasıfsız insanların lider olduğu bir dünyadayım.
hepsi güçlü, hepsi suçlu, hepsi ucuz ve sahte.
bu dünya denen sahnede sen korkma konuş,
olma koyun, diren ve zaten tek çare öğrenmek ve dirençte!

hey hey, kime anlatsam? kime dinletsem, kime göstersem hey?
kim anlar, kim dinler? kim görmez?

...

Temmuz 18, 2024

arada olur öyle #179

bre ağalar, bre beyler! eliften beye çıktım, seğirttim köye çıktım. çobandan kaymak, ağadan deynek yedim. deyneği kuşa verdim, kuş bana kanat verdi. çaldım kanadı yere, uçup gittim göklere. baktım bir has bahçe; içinde sular akar, oturmuş çeşme başında iki güzel bana bakar. büyüğüne selam verdim, küçüğüne tutuldum.

anlamadığım şeyler var #13

herkes her şeyini anlattı ama gerçeğini bir türlü anlatmadı.

algı böyle bir şey evet #170

zamanınızı sizi koşulsuz sevenlere harcayın, yalnızca şartlar uygun olduğunda sizi sevenler için israf etmeyin.

Temmuz 17, 2024

yol çizgileri #69

yıllardır neden dünyada olduğumu düşünüyorum. ne için hayattayım ve neden buradayım? diye kendime durmadan soruyorum. ve bunu defalarca gelecekteki kendime sorduğum da oldu, malum. yol çizgileri bu yüzden var belki de, kim bilir.. artık biliyorum, kendimde aradığım cevabı buldum. varlığımı anlıyorum.

Temmuz 15, 2024

aynı dertten muzdarip #79

...
seni kalbimden kovdum, bir daha giremezsin.
beddua ettim sana, geriye dönemezsin.

seni kalbimden kovdum, bir daha giremezsin.
beddua ettim sana, kimseyi sevemezsin.

mutluluk hakkın değil, sevilip gülemezsin.
pişman olsan boşuna, geriye dönemezsin.

aşk vermiştin ne yaptın? aldın yere fırlattın.
ikimizi sen yaktın, maziyi silemezsin.
...

algı böyle bir şey evet #169

sahici bir sarsıntı sahte dengeden iyidir.

kafamın aynı olduğu adamlar #108

bu yıl bu dağların karı erimez
eser bâd-i sabâ yel bozuk bozuk
türkmen kalkmış yaylasına yürümez
dağılmış aşiret il bozuk bozuk

elim varmaz güllerini dermeye
dilim tutmaz hasta hâlin sormaya
dört kitabın mânasını bilmeye
sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk

pir sultan'ım yaratıldım kul diye
zalimlerin elinde mi öl diye
dost haber yollamış durma gel diye
geleceğim ama yol bozuk bozuk

Temmuz 13, 2024

anlamadığım şeyler var #12

neden gregoryen veya diğer deyişle miladi takvime göre yaşıyoruz? benim zaten kendi takvimim var; hafta, ay ve yıl ben onu istediğimde ve hissettiğimde başlıyor. pazartesi günü şart mı? ocak ayına söz veremiyorum üzgünüm. zaman dediğin şeyden bende ziyadesiyle mevcut zaten. varken yaşamadığım çokça pazartesiler, farklı aylarda değişik haftalar ve cepteki yıllarım oldu. bırakalım herkes kendi zamanında yaşasın.

benim aklım köşeli #138

gündüzlerimde ve gecelerimde gezindiğim topraklar birbirlerinden farklılar. bulunduğum yer ülkenin ortalama herhangi bir yerinden farklı ve burada işler de farklı yürüyor. az konuşup çok susarak hayatta kalacağımı anladım, dikkatli olmalıyım. hem iz bırakmamam gerekiyor hem de bu geceyi güvende geçirmeliyim. ne de olsa buraya gelmeye o kadar da gönüllü değildim.

yıllardır bitmeyen bir savaş hali ve her ay başında hesabıma ulaşan bir ödeme var; aileme uzun yıllarca yetecek bir ödeme hem de. koca koca taburlar, ayaklarını rap rap sesleriyle yere vuran astlar, istikamet belirleyen üstler, şu lanet korkak bir emekli olsa da ben terfi alsam diyen arada-kalmış-subaylar var. daha dün kardeşimi yirmisekizlik bir mermiyle toprağa yolladılar bakın beni boşverin ama kendinizi düşünün, diyen ortada-kalmış-subaylar var. evet hava soğuk ve açık bir kulede saatlerce nöbette olacaksınız ama bizi ısıtan şey içimizdeki vatan sevdasıdır, biz bunun için buradayız aman sakın görevinizi sekteye uğratmayın, diyip yaşayan her şeyi buz gibi havada dışarıda bırakarak sevgilisiyle sıcacık odaya kapanan altta-kalmış-subaylar bile var. insan burada her şeyi görebiliyor; diken üstünde keyfe keder çapkın astlar ve omuzunda yıldızlarla orta yaş bunalımındaki üstler. bu düzen böyle gider. dikkatli olmalıyım.

gündüzlerimle gecelerimi farklı kılan tek şey sadece gün ışığı değil. olmak ve yok olmak arasında geçen bir gezinti bu benimkisi. bazı geceler gerçekten soğuk. dikkatli olmalıyım ve bu geceyi güvende geçirmeliyim. ne de olsa buraya gelmeye o kadar gönüllü değildim.

algı böyle bir şey evet #168

...

bet you sleep like a child with your thumb in your mouth
i could creep up beside put a gun in your mouth
makes me sick when i hear all the shit that you say
so much crap coming out it must take you all day
there's a space kept in hell with your name on the seat
with a spike in the chair just to make it complete
when you look at yourself do you see what i see
if you do why the fuck are you looking at me
what the fuck are you looking at me

there's a time for us all and i think yours has been
can you please hurry up b'cause i find you obscene
we can't wait for the day that you're never around
when that face isn't here and you rot underground
can't believe you were once just like anyone else
then you grew and became like the devil himself
pray to god i can think of a nice thing to say
but i don't think i can so fuck you anyway
so fuck you anyway

Temmuz 11, 2024

arada olur öyle #177

ispanyolca konuşan birisi yarın acayip mutlu olacak. yüzündeki şaşkınlığı ve sonrasında oluşacak o mutluluğu şimdiden görebiliyorum. cesaret bulaşıcıdır. hep söylerim; kendinize ve ejderhalara inanın.

algı böyle bir şey evet #167

kalabalık bir sokak, belki hayat. sen, her köşe başı.
yorgunluktan mı bu halim? düşünmek bile zor, ah.
kelimesiz geldiğim fikirler yol almaz.
dağınıklıktan mı bu halim? durulmak artık zor, ah.
geçmişte bitirdiğim hüznümde hal kalmaz.

toplanmamış bir oda, benle hayat. sen, yağmur sonrası.
yorgunluktan mı bu halim? düşünmek bile zor, ah.
kelimesiz geldiğim fikirler yol almaz.
dağınıklıktan mı bu halim? durulmak artık zor, ah.
geçmişte bitirdiğim hüznümde hal kalmaz.

dönüşmeden, değişmeden gün olmaz.
çare bulmaz, soluklanmaz zaman.
yenilenmez yalan.

yorgunluktan mı bu halim? düşünmek bile zor, ah.
kelimesiz geldiğim fikirler yol almaz.

toplanmamış bir oda, benle hayat.
sen, yağmur sonrası.

algı böyle bir şey evet #166

tarihten ders almayanlar onu tekrar etmeye mahkûmdur.

Temmuz 09, 2024

algı böyle bir şey evet #165

yörü be'hey bulgar dağı, senden yüce dağ olma mı?
sende yaylayan güzelin, yanakları ağ olma mı?

bulgar dağı iki çatal, arasında güller biter,
bir yiğide bir yar yeter, iki seven del'olma mı?

bulgar dağı pare pare, kim'al giyer kimi kare,
selam'eylen nazlı yare, ayrılanlar bir olma mı?

yol üstünde iki hanlar, hani sana konan canlar?
sevip sevip ayrılanlar, yanıp yanıp kül olma mı?

kafamın aynı olduğu adamlar #107


algı böyle bir şey evet #164

bil ki, bir yaktığın ateş
bir başkasına
hiç benzemez.

Temmuz 08, 2024

yol çizgileri #68

yol, iki yer arası değildir —
yer, iki yol arasıdır.

yola çıkan kişi,
bir yerden kalkıp bir yere ulaşmağa çalışan
değildir — yolu yürüyendir.

benim aklım köşeli #137

yaptığın hataları ve verdiğin yanlış kararları uç uca ekleyince dünyada istediğin her yere gidebiliyorsun ers kardeş. bu ne lüks değil mi?

hayat -onu yaşarken- yolda başına gelen şeylerden ibarettir demişler. olduğum yerdeyim, yaşıyorum.

arada olur öyle #176

çalışma masamda çalışmayan bir saat var. dünya milim milim dönüyor, ben en gülecen halimle bir toplantıdan bir diğerine "tık"lıyor ve bağlanıyorum, ay yerini güneşe bırakıp sonra gökte tekrar beliriyor, sokağın curcunası hiçbir şeyden eksik değil, mevsimler mevsimleri getiriyor, su akıyor, rüzgar esiyor, bebekler büyüyüp çocuk oluyor ve anneler büyüyüp nine babalar ise dede oluyor, şarkılar yazılıyor ve türküler diziliyor, masallar anlatılıp ninniler dillendiriliyor, bazı geceler herkes uyuyor ama bazı geceler herkesin aklında bir soru beliriyor. dün, yerini yarına bırakıyor ama çalışma masamdaki saat öylece olduğu gibi duruyor. durmasını biliyor; akrep yelkovanı kovalamıyor. arada oluyor.

kafamın aynı olduğu adamlar #106

mevsimsiz kar yağar, taştan demirden içeri.
ak ellerini uzat, ellerini ellerime bırak.

benim aklım köşeli #136

insanların gözlerine bakmaya çalışıyorum fırsat buldukça. gözlerinin içine, o en derinlere saklanan şeylere bakıyorum. bir nevi direkt kendisine, karşımda duran kişiye bakıyorum yani. kaçamak bakışların farkındayım, oluyor. kim neyi neden saklıyor acaba? diye düşünürken olan bitenin farkındayım. hissediyorum. öylece bakıyorum o en derinlere. bir nevi direkt kendisine yani.

neler neler var, aman allahım.. ne çok şey gizli insanın içerisinde.

Temmuz 05, 2024

Temmuz 04, 2024

arada olur öyle #174

aşar bizi ömrün boyu
boşuna boy verme

aşar bizi ömrün boyu
ayakların yere değmez

algı böyle bir şey evet #163


















...
tarlalarda hoşa giden
sarı, turuncu, pembe, mor
bir çok güzel çiçek olur

bence güzeldir hepsinden
gelin yüzlü papatyalar
altın gözlü papatyalar
...

terapik dialoglar #90












kurtiz: şurada bir rasime teyze vardı biliyor musun? öldü. rasime teyzenin üç tane keçisi vardı. ben rasime teyzeyle hep konuşurdum burada, burası onun bahçesiydi. şu erik ağacı bile ağaçtı, demek rasime teyze öldükten sonra erik ağacı da öldü. burada enginarları vardı, burada bahçesi vardı. tertemizdi burası. şimdi üç tane keçisi vardı, keçiler bunu yoruyordu tabi. keçiler yoruyor. rasime teyze n'oldu keçiler? sattım keçileri, beni çok yoruyorlardı bilin mi? ertesi gün bir baktım keçiler yanında. n'oldu? yav n'etcem, gittim dayanamadım özleyiverdim onları, gittim geri aldım keçileri. ama rasime teyze öldü. çocukları şimdi burasını satacaklar, birisi gelecek girecek belki de buraya yani apartman dikecek...

işler: ...

kafamın aynı olduğu adamlar #105

onların uşakları var, bizim dostlarımız var.

Temmuz 02, 2024

aynı dertten muzdarip #78














katiller aramızda.

çocukluğumdan aklımda kalan bir televizyon görüntüsü var. sanırım aklımda kalan en eski görüntü, en eski acı madımak oteli. sivas. koşuşturan, bağıran, nefret dolu insanlar, yanan bir otel, babamın ablamla beni odadan çıkarması ve bir kenarda ağlayan annem.

Temmuz 01, 2024

terapik dialoglar #89







-atın adı neydi?

-atın adı ali. şimdi ben bunu hayvan pazarından aldım. on senedir filan elimde. yalnız bunu çok, insanlar hor kullanmış. dövülmüş. bir gözü, şu sol gözü keder olmuş. işte biz bunlan bazen ulaşımımızı sağlıyoz bazen zeytinimizi çekiyoz bazen odunumuzu getiriyoz bazen üzerine binip geziyoz. hani ali bizim evden birisi gibi bizde, rahat. zaten rahat etsin diye aldık. ali yirmi yaşlarında filan. işte yavaş bi hayvan. ısırmaz, tepmez, çoluk çocuk yanına gidebilir. pek insanları sevmiyen bi tip. ee heralde o da insanlardan fazla eziyet gördüğünden dolayı. yalnız bize karşı çok çok nazik. ali'nin şeyi bu.

geleceğe not #38

sayıların hayatın içerisindeki yerine ve anlamına inanıyorum. inanıyorum ama aslında inanılmaz bir şey bu; on tane rakamın birbiri arasındaki oyununun evrende tüm bu olan biteni -meraklısına- nasıl anlamlı bir hale getirdiğine hem şaşırıyorum hem de karşılarında küçülüyorum. biraz sonra 'yayınla' tuşuna bastığımda yeni bir gönderi olarak belirecek bu yazdıklarım kendime ait bu yerde, ilk defa 'yayınla' tuşuna basışımdan tam on beş yıl sonra, paylaştığım bininci yayın olacak. bin. sıfır ve birlerden oluşan hayat maceramda dört haneye geçiyorum bugün. bu yolculuğu her zaman yıllar evvelki o ilk gün gibi sev, buraya kadar getirdim ben bir şekilde, kendine ve hayata saygı duymaya devam et. yürümeye devam et. gelecekte görüşürüz.

algı böyle bir şey evet #162

gördüğün, duyduğun ve dokunduğun hayatların dışına çıktığında seni sonsuz bir evren bekliyor. evreka!

terapik dialoglar #88

- the cerebrum has suffered massive and reparable damage.
- you never know what has happened to him.
- if I have not been sure of this, I would not have permitted him to live.
- where am I? father, what happened? I need help!

- what is democracy?
- it got something to do with young men killing each other, arthur.
- what if it's my turn, will you want me to go?
- for democracy, any man would give his only begotten son.

- it is impossible for any severed individual to experience pain, pleasure, memory, dream or thought of any kind. this young man will be as unfeeling as unthinking as the dead until the day joins them.

-I don't know weather I'm alive or dreaming or dead or remembering.
-how can you tell what's a dream and what's real, when you can't even tell when your awake and when your asleep.
-where am I?

****

I can't remember anything,
can't tell if this is true or dream!
deep down inside i feel to scream,
this terrible silence stops with me!
....

arada olur öyle #173

sanki acelesi var gibi akan bulutlar ve bu bulutların arkasında saklanan ay'ın aydınlattığı geceyi avucuma aldım bugün, bir şeyler deniyorum.

benim aklım köşeli #135

ers perec bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir insana dönüşmüş olarak buldu. zırh gibi sertleşmiş sırtının üstünde yatmaktaydı ve başını biraz kaldırdığında bir kubbe gibi şişmiş, mavi, sertleşen kısımların oluşturduğu yay biçimi çizgilerle parsellere ayrılmış vücudunu gördü; karnının tepesindeki yazlık pike neredeyse tümüyle yere kaymak üzereydi ve tutunabileceği hiçbir nokta kalmamış gibiydi. gövdesinin çapıyla karşılaştırıldığında acınası incelikteki çok sayıda his, gözlerinin önünde çaresizlik içerisinde, parıltılar saçarak sallanıp durmaktaydı.

'ne olmuş bana böyle?' diye düşündü. gördüğü, düş değildi. biraz küçük, ama normal, yani içinde insanlar yaşasın diye yapılmış olan odası, ezbere bildiği dört duvarın arasında eskiden nasılsa, şimdi de öyleydi. üstünde tasarlanmış uygulama örneklerinin - ers'in uğraşı, mühendislikti- yayılı olduğu masada, kısa süre önce resimli bir dergiden kesip siyah güzel bir çerçeveye yerleştirmiş olduğu bir resim asılıydı. kürk şapkalı ve kürk atkılı bir kadın vardı resimde; kadın, kollarının dirsekten aşağı kalan kısımlarını tümüyle içine alan ağır bir kürk manşonu, dimdik oturduğu yerden izleyiciye doğru kaldırır gibiydi.

Haziran 27, 2024

algı böyle bir şey evet #161

karanlık bir gece, yol görünmüyor.
yürüyorum dikenlerin üstünde, yaralıyam.

benim aklım köşeli #134

bir şeyi özlüyorum bu aralar; bir an veya bir his bu. veya bir kişi bu özlediğim, bilmiyorum. bilmiyorum. fikri geldiyse kendisi de yoldadır nasıl olsa, bakalım yol beni nereye götürüyor. bekliyorum.

Haziran 26, 2024

geleceğe not #37

yarın bitermiş her şey.

algı böyle bir şey evet #160

...
dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
çiçekler gürültüyle açar, gürültüyle çıkar duman topraktan.

hele martılar, hele martılar, her bir tüylerinde ayrı telaş!

gün olur başıma kadar mavi, gün olur başıma kadar güneş, 
gün olur, deli gibi.
...

gelecek dertleri #5

-güvenlik önlemleri alındı mı?
-alındı efendim.
-onaltı kere yetmişsekiz?
-binikiyüz kırksekiz efendim.
-roma'yı kim yaktı?
-hazreti şaban efendim.
-aferim, tamam.

Haziran 25, 2024

benim aklım köşeli #133

uzaklardan rammstein dinlerken bir anda bergen'in sesini duyan kişi sakin ol ve anı yaşa; her şey normal hayatında. merhaba komşum bu arada.

kafamın aynı olduğu adamlar #104

bu şarkıyı ayrılırken sana yazdım,
kırık dökük, paramparça, bembeyazdım.
yeniden kanar mı yara, yeniden?
bu şarkı ellerimde kalakaldı.

ah sevgilim,
seni nasıl terk ederim?
ah kalbim,
seni nasıl terk ederim?

şimdi sevmek bu kadar mı acıtır?
kaçıp gitmek istiyorum, aniden.
kaybolurum şehrin uğultusunda,
başka bir hayatta gelirsem yeniden.

ah kalbim,
seni nasıl terk ederim?
ah sevgilim,
seni nasıl terk ederim?

anlamadığım şeyler var #10

bir boşluk nasıl dolar?

Haziran 21, 2024

her yerde bir kırmızı var. #63



















-kalbimin okyanusunda kaybolmaya geldim.
-hoş geldin..🌊

algı böyle bir şey evet #159

şah desen kul desen beyhudedir beyhude
bu dünyanın işleri beyhudedir beyhude
zengin olsan fakir olsan aşkın yeri bellidir
sen sen ol seven ol başka alem yok

dünya yalan dünyadır üstü altı rüyadır
özü aslı hayatın aşka olan yolundur
çul desen altın desen beyhudedir beyhude
yok desen tamam desen beyhudedir beyhude

kafamın aynı olduğu adamlar #103

azla avunmaya alıştık,
ne yapalım paramız yoksa?
şarabımız bitince yağmura çıkarız,
kim güzelleşmiyor öpüşünce?

Haziran 20, 2024

arada olur öyle #172

sosyalist ex'im kolonizer olmuş. güneşi batmayan imparatorluk umarım kendisine çok güzel bir hayat bahşeder. yolu açık olsun.

Mayıs 31, 2024

algı böyle bir şey evet #158

ortada bu kadar çok görüşün olmasının nedeni, kimsenin hakikati bilmiyor oluşudur.

Mayıs 08, 2024

benim aklım köşeli #132








-hayvanlar ve çocuklar beni çok sever biliyor musun?
-hav.

Mayıs 06, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #100

...


gelecek dertleri #4

-hello crew, anything new?
-hello captain. we have a clear picture from fisheye telescope and a voice message.
-play the voice message first.
-sure. here it is; "prophet six zero zero nine one, this is the flight number of our galactic sun. prophet six zero zero nine one, before we start you should know that you're not the only one. who can hurt me?"
-okay. hm.. play again!

Mayıs 01, 2024

benim aklım köşeli #131

baskılar
bizi 
yıldıramaz.

terapik dialoglar #87

-özlemek de oyuna dahil mi?
-özlemek serbest. öyle bir oyun bu zaten.
-özlemek normal mi peki?
-özlemek serbest, demiştim. öyle bir oyun bu zaten.
-özlemek kulakları sağır ederse peki?
-özlemek serbest, kulaktan kalbe giden bir yol bu zaten.
-özlemek son çaremiz mi peki?
-özlemek çare değil bir oyun, dengesini kur bakalım.
-özlemek bencil bir şey mi peki?
-özlemek sen ve özlediğin kişiyle olabilir sadece.
-özlemek neden var peki?
-özlemek bizi var ediyor, o yüzden var.

her yerde bir kırmızı var. #62

kırmızı ev hırkamı giydiğimde bana kimse zarar veremiyor. bunu bilerek kuşanıyorum kırmızı zırhımı bazı gecelerde.

terapik dialoglar #86

-what's in your head?
-zombie!

Nisan 29, 2024

aynı dertten muzdarip #77

geceler zehir, geceler kara
uçasım gelir, kanadım yara

yaralar derin, seneler kadar
açılın geri

terapik dialoglar #85

ben: pardon bir geçebilir miyim? pardon pardon
bir başkası: kem küm eh
ben: çok pardon, bir geçeyim
bir başkası: geç güzellik
ben: az müsaade, bir geçeyim pardon
bir başkası: yaa saçların çok güzeel
ben: hehe

Nisan 28, 2024

her yerde bir kırmızı var. #61

non, ne pleure pas, quand il s'en va ton amour
non, ne pleure pas, demain verra son retour

l'amour et la pluie sont des amis du vent et pour longtemps
la pluie et le vent te rendront un beau jour ton grand amour

arada olur öyle #170

one pill makes you larger
and one pill makes you small
and the ones that mother gives you
don't do anything at all
go ask alice
when she's ten feet tall

yol çizgileri #67

yeni hayatına hoş geldin sevgili kendim. artık böyle yaşayacağız.

benim aklım köşeli #130

die leiden des jungen werth'ers

aynı dertten muzdarip #76

it hurts to feel
it hurts to hear
it hurts to face it
it hurts to hide
it hurts to touch
it hurts to wake up
it hurts to remember
it hurts to hold on

turn my head!

the hurt's relentless
the hurt of emptiness
the hurt of wanting
the hurt of going on
the hurt of missing
the hurt is killing me

turn my head!

arada olur öyle #169

isviçreli bilim adamları dün gece ne yapıyordu bilmiyorum ama ben isviçreli tatlı bir kadınla güzel bir gece geçirdim. ja ja, cool!

Nisan 26, 2024

arada olur öyle #168

son zamanlarımda sabaha karşı beş ve civarında uyandığım, veya o saate kadar uyuyamadığım, gün sayısı bir hayli fazla. sabah ezanına uyanamayan bir hoca varsa bana söylesin, çekinmesin lütfen. erkenden uyandırayım da ezanını okusun, n'olcak. sevaba girerim belki.

aynı dertten muzdarip #75

tanrım, dünyaya beni sen attın; çile çektirdin, derman arattın.
madem unutacaktın, beni neden yarattın?

Nisan 25, 2024

algı böyle bir şey evet #156

...

kilitler var, kapıları kapatır
sınırlar var, insanları kuşatır
köleler var, kilitleri üretir
işte o kilit boğdu kaçakları
çünkü kaptanlar korkar isyandan
fırtınalardan bile fazla
çocuklar sarıldı cani sulara

çünkü kaptan korkar isyandan
fırtınalardan bile fazla
bir gemi batıyor cani sulara

yalanı bol, kölesi bol dünyanın
çilesi bol, kapısı bol gemisi
alçak kaptan sırra kadem o anda
keşke anlattıklarım yalan olsa

...

benim aklım köşeli #129

you all look the same to me..

arada olur öyle #167

bu gece dolunay var gökte.
hayali zor şeylere dönüşmesek bari!

Nisan 24, 2024

algı böyle bir şey evet #155

eğer günah diye bir şey varsa
bazılarımız onu geriye doğru işliyoruz,
atalarımızın adımlarını izleyerek.
ve bazılarımız onu öne doğru işliyoruz,
çocuklarımıza karşı çıkarak.

algı böyle bir şey evet #154

haz duymak bir nevi dua etmektir!

kafamın aynı olduğu adamlar #99

ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
zaman adlı denizde bir gün bir lahza için
demirleyemez miyiz?

ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
seyrine doymadığı o canım su yanında
bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak,
oturdum tek başıma!
altında bu kayanın yine böyle inlerdin;
yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,
ve böyle serpilirdi rüzgarlarla köpüklerin
o güzel ayaklara.

ey göl, hatırında mı? bir gece sükut derin,
çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta,
suları usul usul yaran kürekçilerin
gürültüsünden başka.
birden şu yer yüzünün bilmediği bir nefes
büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi
sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses
şu sözleri söyledi;
‘‘zaman, dur artık geçme, bahtiyar saatler, siz
akmaz olunuz artık!
en güzel günümüzün tadalım o süreksiz
hazlarını azıcık!
ne kadar talihsizler size yalvarır her gün,
hep onlar için akın;
günleriyle birlikte dertlerini götürün,
mesutları bırakın.
nafile isteyişim geçen saniyeleri;
akıp gidiyor zaman.
geceye: ‘‘daha yavaş!’’ deyişim boş; tan yeri
ağaracak birazdan.
sevişmek! hep sevişmek! akıp giden saatin
kadrini bilmeliyiz!
insan için liman yok, sahil yok zaman için,
o geçer, biz göçeriz!..’’

kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak
bize zevki sunduğu sarhoş edici anlar,
kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak
matem günleri kadar?
nasıl olur kalmasın bir iz avucumuzda?
nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?
demek vefasız zaman o demleri bir daha
geri getirmeyecek?
loş uçurumlar: mazi, boşluklar, sonrasızlık,
acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?
alıp götürdüğünüz derin hazları artık
vermez misiniz geri?

ey göl! dilsiz kayalar! mağaralar! kuytu orman!
siz ki zaman esirger, tazeler havasını,
ne olur, ey tabiat o günlerin saklasan
bari hatırasını!
sakin demlerde olsun, deli rüzgarda olsun,
güzel göl, etrafını süsleyen oyalarda,
o kapkara çamlarda, sularına upuzun
dökülen kayalarda!
ister meltemlerinde, bir ürperişle esen
seslerde, ister uzak ister yakında olsun,
yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen
ay ışığın olsun!

kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,
meltemini dolduran kokular, hep beraber,
ne varsa işitilen, görülen ve koklanan,
desin ki: ‘‘seviştiler!’’

Nisan 19, 2024

yol çizgileri #66

onüçbin sekizyüzseksen gündür hayattayım. bu gece binlerce güne bir gün daha eklerken kendimi biraz daha özel hissedebilirim, canım öyle istiyor. bu gece yeni bir yaşıma başlıyorum.

algı böyle bir şey evet #153

yabancılaştı yüzün, dokunuşundu hüzün,
anladım o saatte başlamıştı ayrılık.
hafifledi ellerin, vücudumdaki yerin,
başının izi yoktu başlamıştı ayrılık.

veda bile etmedik, karar vermedik bile,
neydi esirgediğimiz, bu acelemiz niye?

son bir sigara içelim öyle git gideceksen,
ne olur yavaş iç, yavaş iç dönmeyeceksen!
...

Nisan 17, 2024

arada olur öyle #166

dizime başını düşür, uyu
saçlarım yüzünde gezsin
geceler uzun, geceler boyu
ben yorgun, sen güzelsin

Nisan 16, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #98

everything you’ve ever wanted is sitting on the other side of fear.

benim aklım köşeli #128

var mı rüya takasına girmek isteyen gözükara birisi?

benim rüyalarım için ihtiyacınız olan şey sadece biraz cesaret ve kapsamlı bir sağlık sigortası.

kafamın aynı olduğu adamlar #97

bir şey yapmak zorundaysan bunu gönüllüymüşsün gibi yap.

yol çizgileri #65

yürü dostum yolunda, sadece yürü.. neleri taşıdın bugüne kadar omuzlarında, neleri var ettin ve neleri ardında bıraktın kimse bilmiyor.

algı böyle bir şey evet #152

anayasa'nın on ikinci maddesinden güç alarak bugüne kadar kaç kadınla öpüştüğümü düşündüm; genç yaşlarımda öpüştüğüm ilk yıldan bu yıla kadar geçen yıllar içerisinde böyle bir deneyim yaşamış olmama sevindim ama bu geceyi 'olsa da öpüşseydik' dediğim kişiyle öpüşmeden bitirecek olmama da üzüldüm. anayasal tüm haklarımı kullanıyorum.


anayasa madde on iki – herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.

benim aklım köşeli #127

bir yerlerde gece güneşe boyanmış,
öpmüşüm onu ve korkmuşum.

Nisan 14, 2024

kafamın aynı olduğu adamlar #96

babam şöyle derdi: her nesne öncelikle gerekli nesnedir. o zaman bedenim gerekli bir nesne. bedenimin güncesini yazacağım.

yol çizgileri #64

herkes gibi, gelişigüzel, gayet olası bir rüya görmeyeli ne kadar oldu acaba? on yıl? yirmi mi? otuz yıl belki de hm?

Nisan 13, 2024

terapik dialoglar #84

-ne içelim?
-şarap yapalım mı?
-yapalım, olur.

algı böyle bir şey evet #151

eflâtun’a göre çözülüp çürüyecek olan bedenin varlığını devam ettirme süreci, düşünen nefsin ölümden sonraki durumunu iyileştirmek üzere gerekli şeyleri yapması için insanın doğumundan ihtiyarlayıp ölümüne kadar geçen bu zaman, herkes için yeterli bir süreçtir. o kimse kıt zekâlı bile olsa, anlattığımız üzere düşünen nefse özgü olan hususları düşünüp araştırmaktan geri durmamalı, bu bedeni ve maddî âlemi asla hakir görmemeli ve ondan nefret etmemelidir. şunu bilmelidir ki, duyusal nefis âlemle bir ilişki içinde olduğu ve bu oluş-bozuluş düzeni var olduğu sürece acı ve ızdırap veren haller devam edecektir. o halde karamsarlığa kapılmadan bu bedenden ayrılıp kurtulmaya can atmalı.

algı böyle bir şey evet #150

akıl sayesinde biz aklı olmayan hayvanlardan üstün kılındık. onlara sahip olarak hem bizim hem de kendilerinin yararına olacak şekilde onları eğitip kullandık. kendi hayat düzeyimizi yükselten ve güzelleştiren her şeyi biz akılla elde ettik. ayrıca istediklerimize ve amacımıza da onunla ulaşırız. yine akıl sayesinde gemi yapım sanatını, onu kullanmayı, böylece denizaşırı ülkelere ulaşmayı öğrendik.

bedenimiz için çok yararlı olan tıbbı ve bize yararı dokunan daha birçok sanatı akılla elde ettik. bizim açımızdan karmaşık ve bizden uzak gizli kapaklı olayları yine akıl sayesinde anladık. yeryüzünün ve gökkürelerinin şeklini, güneşi, ay ve öteki yıldızların büyüklüğünü, boyut ve hareketlerini akılla kavradık. şânı yüce yaratıcı’nın bilgisine de akılla ulaştık. bu husus, bizim kavrayabildiğimiz en büyük ve elde ettiğimiz en yararlı bilgi olmuştur.

hülâsa, akıl öyle bir şeydir ki, ondan yoksun olsaydık halimiz hayvanlardan, çocuk ve delilerden farksız olurdu. ve öyle bir şeydir ki o, fiillerimiz duyularda ortaya çıkmadan önce âdeta görmüş gibi onların nasıl olacağını akılla öngörebiliriz; sonra da duyusal fiillerimiz onlara uygun olarak gerçekleşir.

o halde yeri ve değeri böylesine önemli olan aklı mertebesinden indirmememiz ve derecesini düşürmememiz bize düşen bir görevdir. yani onu hâkimken mahkûm, bağlanılanken bağlanan ve önder iken uydu durumuna düşürmemeliyiz. aksine her işte ona başvurmalı, her işi onunla değerlendirmeli ve ona güvenmeliyiz. işleri akılla yürütmeli, onun karar veremediği durumlarda biz de işleri durdurmalıyız. nefsânî arzular ise aklın felaketidir ve aklı bulandırır, yolundan, amaç ve istikametinden saptırır, akıllı birinin kendi yolunu bulmasını ve işlerini düzene koymasını engeller. öyleyse biz, emir ve
yasaklara uymak üzere nefsânî arzularımızı eğitip kontrol altına almalıyız.

algı böyle bir şey evet #149

niye gülüyorsun? ismi değiştir, anlatılan senin hikayendir.

Nisan 09, 2024

arada olur öyle #165

an anı kovaladı, günler günleri kovaladı, yıllar yılları kovaladı derken yalnızlığa da alıştım böylece.

Nisan 07, 2024

yol çizgileri #63













-çocuk neden sakat abi?
-doğuştan.. doğuştan denmez aslında, hamileyken babasından ağır bir dayak yemiş.
-babası nerede?
-sinop'ta.
-hapisanedeki?.. geçen gün uğur ablayı hapishaneye giderken gördüm.
-sevgilisi.
-onun için mi bu şehirdesiniz?
-...
-sen?
-uzun hikaye, karışık.. bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı'da. babası zabıtaydı, alkolik hasta bir adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu, anasıyla yoksul perişan. bizim tuzumuz kuruydu hacı babam yapmış bir şeyler. bir de zagor vardı, bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filmciydi yeşilçam'da. cepçilik, arpacılık her yol vardı itte. ama sevimli yakışıklı oğlandı, bizimkini aşık etmiş kendine. ben efendi oğlanım okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği bekler, dört sene kaldı üç sene kaldı.. sonunda o da geldi gittik. bizden herkes bunu bekliyormuş, gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü kız bulundu çeyiz falan filan, nikahlandık. iki taksi bir dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bir gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam görür görmez cızz etti içim. böyle basma bir etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bir bluz, saçlar maçlar, pırlanta anlayacağın. şunun bunun fiyatını sordu dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün, tabi taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bir soruşturma; dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede, ama asıl zagor'a kesikmiş. zagor da kaftiden içeride o sıra. bir gün süslenmiş püslenmiş zırt geçti dükkanın önünden, bir yazıldım peşine; tuhafiyeciye girdi, pastaneden çıktı, minibüs otobüs geldik sağmalcılara. benim içimde bir sıkıntı, işi anladım tabii, zagor'u ziyarete gidiyor. bir tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım, çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içeriden çıktı, sonra bir duyduk kaçmış bunlar. altı ay mı, bir sene mi? kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bir daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor, biri polis. ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar, kaltağa da öyle. önce öldü dediler zagor'a sonra komalık. ankara'da oluyor bunlar. bizimki bir gün çıkageldi mahalleye, zagor içeride, en iyisinden müebbet. bir sabah dükkana geldim baktım bu oturuyor. önce tanıyamadım, anlayınca içim cızz etti. cızz etti de ne, tornavida yemiş gibi oldum. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bir surat.. ama bu sefer başka güzel orospu. orhan'ın şarkıları gibi kalktı böyle dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor'a avukat tutacakmış, ileride öderim dedi. esnafız ya biz de nasıl? diye sormuş bulunduk; orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bir şey oturdu ağlamaya başladım. ama ne ağlama. işte o gün bir inandım orospuya tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor'a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç, ha birini şişledi ha firara teşebbüs o şehir senin bu şehir benim cezaevlerini gezip duruyor. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım ben de onun peşinden. önce dükkan gitti, ardından taksiler, karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem zanaat yok, bu durmuyor hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyor milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım; evlenelim, pederi kandırırım, zagor'a bakarız. yok.. kancık köpek gibi izini sürüyor itin. ne yaptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul'a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kâr etmedi. her seferinde yine peşinde buldum kendimi. bir kersinde döndüm biriyle evlenmiş bu, hamile. beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, oh dedim kurtuluyorum.. bu da akıllanmış görünüyor, yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyor başka bir şey demiyor. sinop'ta oluyor bunlar. ben de döndüm istanbul'a. doğuma yakın zagor bir isyana karışıyor yine. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyor yine, o halinle kalk git sen diyarbakır'a. üç gün ortadan kaybol. herif kafayı yiyor tabii, dönünce bir dayak buna eşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyor, durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bir gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı, çocuğu da alıp vınn diyarbakır'a, zagor'un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyor da şikayet etmiyor. ben o ara istanbul'da taksiden yolumu buluyorum. epey bir zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor'un diyarbakır'da cezaevinde olduğunu duymuştum o sıra. bir gece bir büyükle eve geldim, hepsini içtim. zurnayım tabii. bir ara gözümü açıp baktım karlı dağlar geçiyor. bir daha açtım, başımda bir çocuk kalk abi diyarbakır'a geldik diyor. baktım, sahiden diyarbakırdayım. bir soruşturma. kale mahallesi vardır oranın, bir gecekonduda buldum malımı, bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı, hiç bir şey demedik. o gece oturup düşündüm, oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. yol belli. eğ başını usul usul yürü şimdi. o gün bu gün usul usul yürüyorum işte.